Sudan Kelimesinin Kökeni Nedir?
Sudan kelimesi, “siyah” kelimesinin çoğuludur. Araplar, genel olarak siyah tenli insanlara, siyah tenli insanların yaşadığı tüm alanlara ve bölge sakinlerine atfen kullanmışlardır. Bu nedenle, Arap coğrafyacılarının hicri yedinci yüzyıldaki tanımı, doğuda Kızıldeniz'den batıda Atlantik Okyanusu'na kadar uzanan alanlar için geçerlidir. Hicri 8. yüzyılda Kuzey ve Doğu Afrika'ya sık sık yapılan Arap göçlerinden sonra, Sudan'ın anlamı değişmiş ve Orta Nil Havzası ve büyük kolları ile çevresindeki topraklarla sınırlı kalmıştır. 20. yüzyılın başında Sudan adını alan Mısır’ın güneyindeki topraklar, Nil Nehri’nin kenar kısımlarını içine almaktadır. Aynı zamanda, şimdi Sudan Cumhuriyeti’nin egemenliğinde bulunan bu topraklara, Osmanlılar (Ms.1821) ve İngilizler (Ms.1899) gelmeye başlamışlardır. Sudan münbit topraklarıyla, bol suyuyla ve hayvancılıkta epey ilerlediği gibi altın vs. maden kaynaklarıyla da dikkat çekmiştir.
Sudan Coğrafyası
Sudan Devleti, Afrika kıtasının kuzeydoğu kesiminde yer almaktadır. Toprakları, Nil'in her iki tarafında, Wadi Halfa bölgesin'den 22°N enleminde, 40_3°S enleminde Namli şehirine kadar uzanmaktadır. Sudan, Güney ve Kuzey olarak iki ülke olarak bölünmeden önce yüzölçümü bakımından Afrika'nın en büyük ülkesi olup, kuzey ve güney sınırları ile yaklaşık 1400 mil, ayrıca doğu ile batı arasında ve bazı bölgelerde yaklaşık 1000 mil kadar olan alanı ile toplamda bir milyon mil karedir . Komşu ülkelere gelince; Sudan'ın kuzeyinde Mısır; batısında Libya, Çad ve Orta Afrika; güneyinde Uganda, Kongo ve Kenya; doğuda ise Etiyopya ve Eritre ile sınır komşusudur ve Kızıl Deniz’de sahili vardır. Bu sınırlar 2011'de Güney Sudan'ın ayrılmasından önceki sınırlardır. Büyüklüğü, coğrafi çeşitliliği ve nüfusu açısından Sudan, tüm Afrika kıtasının bir mikro kozmosunu temsil eder. Kuzey ve doğusunda, Nubia ve Arap kabileleri ile Beja kabileleri yaşar; güney ve batıda Afrika kabileleri ve birkaç Arap kabilesi vardır. Sudan halkının çoğu, devletin resmi dini olan İslam dinine mensuptur; bu nedenle Sudan, Afrika ile Arap ülkeleri arasındaki bağlantı olarak kabul edilir.
Sudan’da Erkek Giysisi
Erkekler galabiyalar olarak bilinen ve tüm Sudan halkının giydiği bir kıyafet giyerler. Rahat hareket etmek için elbisenin yakasını genişletmek ve sırtın sol üst tarafına bir cep eklemek gibi yöntemlere başvurulur. Mehdi mezhebine ait Baggara grubu ile benzer bir tarz uygulanmaktadır. Ayrıca, erkek kıyafetleri için büyük kollu bir jalabiya ve binicilikte kolaylık sağlayan, yan delikleri olan bir kaftan bulunmaktadır. Diğer bir elbise ise, doğrudan vücuda giyilen, ter emdiği için bu isimle adlandırılan ve açık renkli olan "عراقي" dir. Baggara erkekleri de, genellikle beyaz ve doğrudan başı örten başlığın etrafına sarık sararlar, sarığın ucu omuzların veya göğsün bir kısmına (العذبة) kadar sarkık bırakılır. Ayrıca, sığır derisi, kaplan derisi, yılan derisi de dahil olmak üzere çeşitli deri türlerinden yapılmış (المركُوب) adlı yerel bir ayakkabı vardır. Baggaralar baston kullanmayı sever, özellikle dekorasyon için bambu çubuğundan yapılma ve sol beldeki kılıfının içinde , (الرمح/ الحربه) mızrakla avlanırken veya süslenirken adı “kısa bıçak” olan , (سكين الضُراع) geniş ağızlı bir bıçağı taşırlar. Ayrıca, hayvan derisiyle sarılmış ve kolun etrafına dolanmış veya boyna tutturulmuş bir şekilde, savaş sırasında veya kıskançlık yüzünden ve yaralanmalara karşı takanlarını korunma için (الحجاب/ التميمه nazarlık takarlar.
Sudan’da Kadın Giysisi
Dünya halklarının herhangi biri için halk kostümlerini ifade eden kelimeler, tarihi ve kültürel mirasın önemli bir bileşenidir. Sudan kadın elbiseleri; birçok tasarım, motif ve aksesuar üreten eklerin yansımalarından yararlanmaktadır. Bununla beraber, belirli bir kültürel kimliği yansıtmaktadır. Sudanlı kadınların giysisi sadece Sudan şehirleri ile sınırlı değildir, zira bu giysiler bölgedeki birçok ülkede çok popülerdir. Ancak pek tabii; giyme, malzeme ve renk olmak üzere çeşitli unsurlarda küçük farklılıklar söz konusudur. Sudanlı kadınların giysisi, kadının vücuduna sarılarak giyilir ve bir kısmı başını örter. Üstelik Sudanlı kadınlar, zarafeti diğer aksesuarlarla tamamlamak için elbise, ayakkabı ve el çantasının rengine uygun bir elbise veya etek ve bluz tercih edebilmektedir. Çalışan kadınlar, bazen renkli çizgili ve desenlerle vaya saf beyaz bir elbise giyinmektedir. Eşinin ölümü durumunda bir kadın, üzüntü ve yas sembolü olarak siyah giymek yerine, tüm yas günleri boyunca doğal pamuktan yapılmış beyaz elbiseyi matem elbisesi olarak giymeye devam eder.
Sonuç olarak giyim günümüzde hala toplumsal önemini koruyan bir araçtır. Hangi tür toplumda olursa olsun giyim, vazgeçilmez bir kültür ögesidir. Giysiler; milli kültürün bir parçası olması ve ülke karakterini yansıtması gibi özellikleri sebebi ile korunmalıdır. Ayrıca giyim ve kuşam tarzı toplumun içinde bulunduğu iklim, din gelenek ve görenekler ve çevreye bağlı olarak ülkeden ülkeye değişmektedir. Günümüzde sanayi toplumlarında zaman zaman çıplaklığa yönelme ya da özenti davranışı gözlemlenmektedir. Batılı toplumlaradan etkilenmektense dinimizin geleneklerine ve her zaman ve mekan için geçerli olan tam İslami kimliğimize bağlı olmalıyız.
Kommentare