Afrika’da Barış ve Güvenlik Perspektifleri
- Hamza Kyeyune
- 20 saat önce
- 5 dakikada okunur

Afrika’nın barış ve güvenlik misyonunun gerçekleştirilmesi için BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi elzemdir.
Afrika, 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın ardından şekillenen yeni dünya düzeni karşısında belirleyici bir tutum sergileyememiş ve bu nedenle kıtanın duruşu küresel barış ve güvenlik tartışmalarında yeterince dikkate alınmamıştır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) kurulmasından yaklaşık 80 yıl sonra bile, Afrika kıtası küresel güçlerin güvenlik ve siyaset alanındaki tartışmaları ile kararlarında büyük ölçüde göz ardı edilmektedir. Afrika ülkelerine yönelik bu kurumsal ayrımcılık, kıtanın kırılganlığını artırmakta ve çeşitli güvenlik sorunlarının artmasına zemin hazırlamaktadır.
Kıta, halklarının yoksulluğu hafifletme ve sonrasında sosyoekonomik dönüşüm ile iyi yönetişime katkıda bulunma çabalarını sekteye uğratan çok sayıda istikrarsızlıkla karşı karşıya bulunmaktadır.
Son dönemde, özellikle 1980-1990’lı yılları andıran bir şekilde, bağımsızlığını yeni kazanmış birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi, bir darbe dalgası yaşanmaktadır. 2020 ile 2023 yılları arasında geçen üç yıllık dönemde, Sahra altı bölgesinde anayasa dışı hükümet değişiklikleri gerçekleşmiş ve bu durum kıtaya yeni sorunlar getirmiştir. Bu gelişmeler, etnik çatışmalar, iç savaşlar ve yaygın yolsuzluk krizlerinin yanı sıra gelmektedir.
1950 yılından bu yana, Afrika kıtasında yer alan 54 devletin 45’inde en az bir darbe girişimi yaşanmış bulunmaktadır. Günümüzde artış gösteren bu darbeler, Gine ve Gabon’dan başlayarak merkezi Sahel üzerinden Sudan’ın Kızıldeniz kıyılarına kadar uzanan, askeri yönetim altındaki ülkelerden oluşan bir kuşak meydana getirmiştir.

İsyan Hareketleri
Afrika aynı zamanda terör örgütleri ve isyancı gruplar için bir merkez hâline gelmiştir. DAEŞ’e (aynı zamanda IŞİD, İslam Devleti ya da ISIL olarak da bilinmektedir), bağlı grupları aracılığıyla kıta genelinde çeşitli noktalarda etkisini göstermektedir. Terörle mücadele çabalarına rağmen bu yapı, saldırılarını koordineli ve etkin bir şekilde gerçekleştirmekte, bu da örgütün potansiyelini ve misyonundaki direncini ortaya koymaktadır.
2024 BM raporu, DAEŞ’in Sahel ve Batı Afrika’da koordinasyonunu geliştirdiğini belirtmektedir. Bölgedeki en aktif isyancı gruplardan biri olan DAEŞ, Fransız kuvvetlerinin çekilmesiyle oluşan boşluktan faydalanmıştır. Son yıllarda, Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi Batı Afrika’nın bazı bölgelerinden, askeri liderlerin uzun süredir devam eden savunma anlaşmalarını sonlandırmasının ardından Fransız birlikleri çekilmiştir. Fildişi Sahili, Senegal ve Çad’da daha sonra bu süreci takip etmiştir.
Mogadişu’da, DAEŞ ilerleme kaydetmekte olup, halen ülkedeki en kötü şöhretli çatışmacı yapı olan ve ülkedeki terör saldırılarının %96’sından sorumlu tutulan El-Şebab’dan daha az etkilidir. Son zamanlarda, El-Şebab’ın lideri Abdulqadir Mumin, DAEŞ’in Afrika ağı içinde lojistik ve finansal işlemler açısından önemli bir kolaylaştırıcı olarak öne çıkmış; bu durum El-Şebab’ın yeni bir ortak bulabileceğinin göstergesidir.
DAEŞ’in yanı sıra, özellikle Nijerya ve Kamerun’da önemli bir tehdit olmaya devam eden Boko Haram bulunmaktadır; özellikle Nijerya’da sivil nüfusa karşı birden fazla ölümcül saldırıdan sorumlu tutulmaktadır.
Yeni Çatışmalar
Terör örgütlerinin yol açtığı istikrarsızlığın yanı sıra, Afrika kıtasının bazı bölgeleri halen çatışmalarla boğuşmakta olup, bu durum kıtadaki barış ve güvenlik ortamının iyileşmediğini göstermektedir.
Bu çatışmaların yaygınlaşması, etnik çeşitliliğin kötü yönetilmesinden, kaynakların adaletsiz dağılımından ve vatandaşları ya da silahlı güçleri gözünde meşruiyetten yoksun liderlerin bulunduğu ülkelerde ortaya çıkan iç anlaşmazlıklara bağlanmaktadır.
Güney Sudan: Güney Sudan’da, Cumhurbaşkanı Salva Kiir ile Birinci Başkan Yardımcısı Riek Machar arasındaki gerilimlerin tırmanmasıyla yeni çatışmalar patlak vermiş olup, iç savaşa dönüşme korkuları artmaktadır.
Kiir yönetiminin, Machar’a bağlı iki bakan ve birkaç üst düzey askeri yetkiliyi tutuklamasının ardından gerilimler artmıştır. Yenilenen bu gerginlikler, Kiir ve Machar’a bağlı güçler arasında yaklaşık 400.000 cana mal olan beş yıllık iç savaşı sona erdiren 2018 barış anlaşmasını tehlikeye sokmaktadır.

Sudan: Sudan’da devam eden başka bir çatışma ise, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) Nisan 2023’ten bu yana ülke kontrolü için mücadele etmesidir. İç savaş, 20.000’den fazla can kaybına yol açmış, 15 milyon kişiyi yerinden etmiş ve BM tarafından dünyanın en kötü insani krizi olarak kabul edilen bir duruma neden olmuştur. İstikrarsızlık, Libya’daki savaşçıların özellikle Mali ve Çad’daki devletler arası çatışmalara müdahalesiyle daha da kötüleşmiş, etkilenen ülkelerin güvenlik ve istikrarını tehdit etmektedir.
Etiyopya: Ayrıca, Etiyopya’da federal hükümet güçleri ile Amhara bölgesindeki etnik temelli milislerden oluşan Fano ittifakı arasında korku ve belirsizlik hâkimdir. Amhara çatışması, 2023 Nisan ayında hükümet güçleri ile küçük çaplı ara sıra çatışmalar şeklinde başlamıştır. Bu, 2022’de sona eren yıkıcı Ti gray savaşından bir yıl sonrasına denk gelmektedir. Tigray savaşında çeşitli Amhara grupları federal hükümetle işbirliği yaparken, şimdi aynı hükümeti 2022 barış anlaşmasından sonra kendilerini dışlamakla suçlamaktadırlar.
Hükümetle gerilen ilişkiler, Fano güçlerinin bölgenin önemli şehirlerini kontrol altına alma amacıyla kapsamlı bir saldırı başlatmasıyla tam ölçekli bir isyana hızla dönüşmüştür. O zamandan beri şiddet olayları patlak vermiş ve çatışmalardaki can kaybı giderek artmaktadır. Mart 2025’te hükümet, 300’den fazla Fano savaşçısını öldürdüğünü iddia etmiştir. Yaşanan şiddet nedeniyle 100.000’den fazla kişi yerinden edilmiş ve 4,7 milyon çocuk okula gidememektedir.
KDC: 23 Mart Hareketi olarak bilinen M23 isyanının yeniden ortaya çıkması ve ardından Doğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yaşanan çatışmalar, 2 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine yol açarak insani krizi daha da derinleştirmiştir.
Doğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (KDC) savaşan çeşitli militan gruplar bulunsa da, Ruanda destekli M23 isyancıları, mineral açısından zengin Kuzey ve Güney Kivu eyaletlerinde KDC, Ruanda ve Uganda arasındaki jeopolitik rekabetin odağı haline gelmiş ve Kongolu hükümetin büyük dikkatini çekmektedir. Uganda, resmi olarak Doğu Kongo’da Müttefik Demokratik Güçler (ADF) isyancıları karşısında Kongo hükümet güçlerini desteklese de, BM raporları Uganda’nın aynı zamanda bazı M23 savaşçılarını eğittiğini ve grubun adam ve silahlarını hareket ettirmesi için üs sağladığını ortaya koymaktadır.
Uganda hükümeti, KDC’nin iç çatışmalarına bölgesel barışı koruma çabalarının bir parçası olmadıkça müdahil olmadığını kesin bir dille reddetmektedir. Bu ve benzeri örnekler, Afrika’nın sorunlarını henüz tam anlamıyla çözmekten çok uzak olduğunu açıkça göstermektedir.
Bu ve benzeri çatışmaların çokluğu, Afrika kıtasının uzun vadeli istikrarını daha da tehdit eden Küçük Silahlar ve Hafif Silahlar’ın yaygınlaşmasını istemeden kolaylaştırmıştır. Kıta genelinde anlaşmazlıkların sürekli değişen doğasına etkili şekilde yanıt vermek ve çatışma önleme ile çözüm araçlarını gözden geçirmek zorunludur.

Sonuç
Kıtanın güvenlik ortamını şu anda şekillendiren birçok çatışma, beklenmedik gelişmeler olmayıp, uzun süredir devam eden yönetim yetersizlikleri, siyasi durgunluk ve eşitsizlikler gibi iç içe geçmiş nedenlerin öngörülebilir sonuçlarıdır.
Bu nedenle, kıtada çatışmaların ortaya çıkışına ve yayılmasına zemin hazırlayan yönetişim ve kurumsal kırılganlıkların ele alınması hayati önem taşımaktadır. Bu amaçla, kıtadaki çatışmaların temel nedenleri alışılmış uygulamaların ötesinde çözülmelidir. Afrika Birliği (AU), Afrika’nın entegrasyonu ve sürdürülebilir kalkınmasından sorumlu kıtasal organ olarak, kıtadaki çatışmaların çözümünde liderlik rolü üstlenmelidir.
Yeni dünya düzeninde istikrarlı ve güvenli bir Afrika hedefiyle AU, darbelerin sürekli patlak vermesini azaltmak için çaba göstermelidir. Bu darbeler, demokratik gerilemeyi birçok yönden kolaylaştırmakta olup, görev süresi dolmuş devlet başkanlarını tespit etmek ve demokratikleşme ile iyi yönetişimi yerleştirmek amacıyla önleyici müdahalelerde bulunmak, kıtadaki barış ve güvenliğe tehdit oluşturan toplumsal huzursuzlukların önüne geçilmesi için gereklidir.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bölünmüş yapısı ve BM destekli barışı koruma müdahalelerinin sınırlı başarısı nedeniyle, Afrika öncülüğündeki barış misyonlarının önceliklendirilmesi, Afrika vatandaşlarının azami güvenliğini sağlamak açısından önemlidir. Afrika Birliği (AU), Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Kalkınma İçin Hükümetlerarası Otorite (IGAD) ve Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) tarafından kıtanın çeşitli bölgelerinde güvenlik sorunlarına yönelik yürütülen barış operasyonları, “Afrika’nın Sorunlarına Afrika Çözümleri” yaklaşımını ve çatışma yönetiminde yerel sahipliği temsil etmektedir.
Bugüne kadar, 25 ülkeye en az 38 Afrika liderliğinde barış operasyonu yetkilendirilmiş olup, AU bu operasyonların en aktif destekleyicisi konumundadır ve toplamda 22 misyonu onaylamıştır. ECOWAS 6, Afrika Birliği Örgütü (OAU) 4, Orta Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECCAS) 2, SADC 2 ve Accra Girişimi, Sahra-Sahel Devletleri Topluluğu (CEN-SAD) ile Doğu Afrika Topluluğu (EAC) da 1’er operasyonla yetkilendirme yapmıştır. AU, Afrika’nın barış ve güvenlik misyonunu 2063 Gündemi kapsamında gerçekleştirebilmek için BM Güvenlik Konseyi’nde gerçek reformların yapılması için de öncülük etmelidir.
Kaynaklar:
The Crisis Group think tank: https://www.crisisgroup.org/africa/horn-africa/somalia/al-shabaab-recaptures-key-town-while-mogadishu-struggles-regain-upper
The 2024 Armed Conflict and Location Event Data (ACLED) https://acleddata.com/
2024 UN reports on Daesh or ISIS in Sahel and West Africa:
Peace and Development in Africa:
Support to the ECOWAS Peace and Security Architecture and Operations (EPSAO)
The Financing of AU Peace Support Operations: Prospects for Progress in the Security Council,” Research Report, April 2023.
Paul N (2022), The African Union at 20: Much Accomplished, More Challenges Ahead
Paul D. Williams (2021) Learning Lessons from Peace Operations in Africa since 2000
Terence McNamee etal (2021), the State of Peacebuilding in Africa
Yorumlar