top of page
  • Yazarın fotoğrafıEnsar Küçükaltan

Güney Afrika’nın İnsanlık Onuru Mücadelesi: İsrail Adalet Divanı’nda

Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre 7 Ekim’den bugüne kadar Gazze'de 22,000'den fazla Filistinli hayatını kaybetti. AKEM Afrika Bülteni’nin Aralık sayısında, “Sömürgeciliği yaşamış bir kıtanın modern sömürüye verdiği cevap gerçekten olması gerektiği kadar güçlü olacak mı?” diye sormuştuk. Bu soruya cevabı Nelson Mandela’nın yoldaşları, Güney Afrika Cumhuriyeti verdi. Sessiz İslam ülkelerinin aksine Uluslararası Adalet Divanı'na yaptığı başvuru ile dünyanın tüm vicdanlı insanlarının sesi oldu. Uluslararası Adalet Divanı, üye devletler arasındaki sorunlar hakkında karar verebilen en yüksek Birleşmiş Milletler hukuk organı konumunda. Mahkemenin kararları bağlayıcı ve üye devletler tarafından temyiz edilemiyor. Ancak hatırlatmak gerekir burada alınan kararların uygulanması Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’na bağlı. Dolayısıyla, bugüne kadar böyle vahşetleri sona erdiremeyen BMGK’nın bu sınavda ne kadar başarılı olabileceği her zamanki gibi muamma. Dava sürecini biraz daha yakından inceleyelim.




Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'na yaptığı başvuru, İsrail'in Gazze'de 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi açısından soykırım teşkil edebilecek eylemler sebebiyle mahkûm edilmesini ve derhal ateşkes ilan edilmesi yönünde bir karar alınmasını amaçlıyor. Ülkeyi bu konuda temsil eden avukatlar, 29 Aralık 2023’te yaptıkları 84 sayfalık başvuruda, İsrail'in sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini savunuyor. Başvuruda geçen haliyle, "İsrail'in eylemleri ve ihmalleri, Gazze'deki Filistinlileri yok etmek için gerekli özel niyetle işlendiğinden soykırım niteliğindedir." Gazze'de başta çocuklar olmak üzere çok sayıda Filistinlinin öldürülmesi, evlerinin yerle bir edilmesi, gıda, su ve tıbbi yardım ablukası uygulanması, hamile kadınların ve bebeklerin hayatta kalması için hayati önem taşıyan temel sağlık hizmetlerinin yok edilerek Gazzeli kadınlarn doğumlarının engellenmesi davada soykırım eylemleri olarak sıralanıyor. Dava bugün (11 Ocak) görülmeye başlandı ve yarın İsrailli bir heyet savunma yapacak. Emsal davaların uzun süre devam etmesi, bu davanın da kısa sürede sonuçlanmayacağını gösteriyor. Ancak Gazze’nin kaybedecek bir saniyesi bile yok.


Öte yandan kıtanın diğer pek çok ülkesinde sessizlik hâkim çünkü bazı Afrika ülkelerinin İsrail-Hamas savaşına ilişkin tutumları tarihsel bağlar, stratejik çıkarlarla şekilleniyor. Kenya Devlet Başkanı William Ruto, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıdan kısa bir süre sonra X'e "Kenya, İsrail Devleti ile dayanışma içinde dünyanın geri kalanına katılıyor ve ülkedeki terörizmi ve masum sivillere yönelik saldırıları kesin bir dille kınıyor." diye yazmıştı. Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo da Washington'a yaptığı bir ziyaret sırasında ülkesinin "tüm medeni ülkeler gibi İsrail'i desteklemekte kararlı olduğunu" söylemişti. İsrail'in kıtadaki belki de en ateşli savunucusu ise Kamerun. Cumhurbaşkanı Paul Biya, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'a yazdığı mektupta "Filistinli İslamcı militan grup Hamas"ın kurbanı olan İsrail'e "içten taziyelerini" iletmişti. 2018 yılında İsrail’in Kamerun'a büyük arıtma sistemleri kurduğunu atlamayalım. Ruanda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Zambiya gibi ülkelerin destek açıklamalarını da unutmamak gerekir. Hatta son günlerde Gazzelilerin Ruanda ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne gönderilmesi için İsrail’in pazarlık yaptığı iddiaları bile ortaya atılmıştı. Bu iddialar ülkeler tarafından yalanlandı.


Tüm bunlar olurken kıtadaki bazı ülkelerin de hakkını teslim etmek gerekir. Cezayir, Çad, Cibuti, Güney Afrika, Sudan ve Tunus gibi ülkeler olayların başından beri Filistinlilerin yanında durdu. Hatta Güney Afrika ve Çad, büyükelçilerini geri çağırarak diplomatik tepkilerini de gösterdiler. Fas’ta Carrefour süpermarketindeki müşteriler, girişte ellerinde Filistin bayraklarıyla zincirin boykot edilmesi çağrısında bulunurken “Cezayir, Siyonist işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği ve aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu çok sayıda can kaybına neden olan acımasız hava saldırılarını şiddetle kınamaktadır." açıklamasını yapıyordu.



İsrail, gelişmiş savunma teknolojisi ve tarım sektöründeki küresel lider konumu nedeniyle pek çok Afrika hükümeti için cazip bir ortak. Bugün İsrail'in 12 Afrika ülkesinde büyükelçiliği ve konsolosluğu bulunuyor ve 44 Afrika Birliği üyesi İsrail'in devlet statüsünü tanıyor. Sömürgecilik lanetini yaşamış ve bağımsızlık mücadelesi vermiş Afrika ülkelerinin sesinin mazlumların tarafında yer alması en doğal beklenti. Ekonomik, diplomatik ve siyasi baskılara boyun eğen ülkeler olsa da çok gür bir şekilde soykırıma dur diyen ülkelerin bulunması, Filistin’in dünya kamuoyunda ve uluslararası kurumlarda gündeme gelmesi açısından önemli. Bugün başlayan dava, tüm haber sitelerinde Gazze’de uygulanan soykırımın tekrar duyurulması için ciddi bir vesile oldu. Her şeyden öte, Mandela’nın evlatları bir kez daha zalimin karşısında durmayı seçti. Güney Afrika Cumhuriyeti, insanlık onuru ve vicdanı için mücadele ediyor, başta tüm kıtaya ve diğer BM üyelerine örnek oluyor.

 

43 görüntüleme
bottom of page