top of page
  • Yazarın fotoğrafıKheireddine Saidi

Makale | Türklerin Kuzey Afrika'ya girişi ve Barbaros kardeşler

Güncelleme tarihi: 3 Şub 2022


Barbaros kardeşlerden bahsetmeden modern çağda Kuzey Afrika tarihinden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü Barbaros kardeşlerin varlığı Kuzey Afrika tarihinde bir merkez noktasıdır. Bölgenin tarihi Barbaros kardeşlerle yakından bağlantılıdır, Barbaros kardeşlerin hayatı da doğrudan bölgeyle bağlantılıydı. Bunun delili, dört kardeşten üçünün Cezayir'de şehit olması, dördüncüsünün ise yirmi yıl Cezayir'in hükümdarı olmasıdır. Ardından Osmanlı donanmasının komutanı oldu.



1. Cezayir’in Osmanlı Devleti'ne ilhakından önceki genel durumu:


On beşinci yüzyılda ve on altıncı yüzyılın ilk yarısında, Kuzey Afrika üç büyük siyasi güç arasında bölündü:Tunus'ta Hafsîler devleti, Cezayir'de Abdülvâdîler (Zeyyânîler) devleti ve Fas'ta Merînîler devleti. Bu devletler arasındaki ilişki sürekli çatışmaya dayanıyordu[1]. Her devlet diğerinin pahasına genişlemeye çalışmıştı. Üç ülkenin de zayıflamasına neden olan şey buydu.

İspanya, Endülüs göçmenlerinin İspanya'ya dönüş tehlikesinden kurtulma fırsatını uygun gördüğünde ve bunu önlemek için Mağrip kıyılarındaki önemli şehirlerin işgal edilmesi gerektiğini düşünmüştü[2]. İspanya aynı zamanda Mağrip en önemli şehirlerini işgal ederek Akdeniz'in batı havzasındaki ticaretini güvence altına almaya çalışıyordu.05/19/1509'da Cezayir'in batı kıyısındaki en önemli liman olan "Marsa El Kebir’i işgal etmeyi başarmıştı[3]. «Müslümanların ıstırabı arttı, üzerlerindeki musibetler arttı. Zira bir musibetin oldurulduğu beklemekten olduğundan daha iyidir»[4] derler. Babıali'ye ulaşan arşiv yazışmalarına göre İspanya, el-Marsa El Kabir’i işgal etmekle yetinmedi ve Cezayir'deki Bicâye'den Libya'daki Trablusgarb'a kadar uzanan tüm kıyı kentlerini işgal etmek üzere harekete geçti[5]. Böylece Bicâye şehrini işgal etti: «...Ramazan ayında [915H/1509] ...»[6]Ve daha doğuya, Cezayir şehrine doğru ilerlemeyi düşünmeye başlamıştı.


İtalyanlar (Cenevizler) 1510 yılında Cicel şehrini işgal edebildiler[7], bu da Cezayir şehrini İspanyolların Batı şehirlerini işgali ile Cicel’in İtalyan işgali arasına sıkıştırmasına neden olmuştur[8]. Cicel sakinlerinin tüm çabaları Ceneviz varlığına direnemedi. Bazı kıyı şehirlerinin sakinleri ve ayanları, İspanyollarla korktuklarından barış anlaşmaları yapmak için mecbur kaldılar[9].


2. Oruç Reis'in Kuzey Afrika’da ortaya çıkışı:


2.1 Barbaros kardeşlerin haberlerinin Cezayir'de yayılması:


Bu tarihsel aşamada (1505-1510) Barbaros kardeşlerin faaliyetleri Mağrip sakinleri arasında yayıldı ve büyük bir üne kavuşmuş[10], Cerbe adasının limanına yerleşmişlerdi. Tunuslu Hafsi Veli ile burada ikamet etmeleri ve limanlarından yararlanmaları konusunda anlaştılar ve vali, elde ettikleri ganimetin (1/8) devlet hazinesine ödenmesi karşılığında onlara gemi ve teçhizat sağlayacaktı[11].Ve böylece anlaşmaya varıldılar[12]."Oruç Reis" ve "Hayreddin Paşa" haberleri Cezayir'deki genel Müslümanlar arasında yayılmış, Özellikle Endülüs'ten on binden fazla göçmeni kurtardıkları bildirildikten sonra[13].


Tüm Avrupa gemileri Barbaros kardeşler tarafından tehdit ediliyordu. Birkaç yıl içinde kardeşler, Akdeniz'in batı havzasındaki İspanyolların ve Venediklilerin çıkarları için gerçek bir tehdit olmayı başardılar.


2.2 Cezayirliler ve Barbaros kardeşler arasındaki ilk resmi temas:


Daha önce kıyı kentlerinin durumundan ve kaç tanesinin İspanyollar tarafından işgal edildiğinden bahsetmiştik, bu şehirler arasında Bicâye şehri vardı. Başkentten yaklaşık 240 km uzaklıkta bulunan bir Cezayir sahil şehridir.Korsan Pidro Navarro’nun yetkisi altındaydı[14]. Bu nedenle Bicâye halkı, Barbarosa kardeşlere bir mektup göndererek[15], Bicâye’yi İspanyol işgalinden kurtarmak için yardım etmelerini istemişti. Hayreddin hatıralarında bu mektupta geçenlerden bazılarını zikrederek şöyle dedi: «...Eğer bizim için bir kurtarıcı varsa siz olun, artık ne namaz kılabiliyoruz ne de çocuklarımıza Kuran öğretebiliyoruz. İspanyollar adaletsizlik ve iftira içinde kıvrandı, lütfen ülkemizi onurlandırın ve bizi bu kafirlerden kurtarmak için acele edin»[16]Oruç Reis bu isteği kabul etmekte tereddüt etmedi, bu yüzden Oruç Reis, Bicâye kabilelerinle bir plan koydu. Onlar, Bicâye’ye karadan kuşatarak zamanında Oruç Reis ve maiyetindekiler denizden girecekler anlaşmışlardı.Barbaros kardeşler (1512) Bicâye şehrini kurtarmak için beş gemiyle yola çıkarlar. Bicâye’yi yaklaştıklarında önlerinde on beş İspanyol gemisi belirdi Barbaros kardeşler geri çekilirmiş gibi yaptılar, İspanyol gemileri onları takip edince çevrelerinde dolandıran ve Hayreddin'in anılarında bahsettiği gibi, amiral gemisi dahil dört gemiyi ele geçirmeyi başardılar. Barbarossa kardeşlerin gemilerinin ateşlediği yoğun ateş nedeniyle diğer gemiler Bicâye limanına sığınmak zorunda kalmış ve kardeşler Bicâye limanına ulaşmayı başardıklarında, mevcut kabileler kara saldırısını başarmışlardı. Bicâye’de üç bin kişiyle. Bicâye her iki tarafta da kuşatıldı[17].


Oruç Reis, elli adamıyla karaya inmeye karar verdi ve o sırada İspanyollar şehrin kalesine kapandılar ve ağır ateş ettiler. Mermerlerden biri "Oruç Reis'in eline isabet ederek mecburen onu geri çekilmeye ve beraberindekileri gemilere doğru yöneltti[18].Oruç savaş alanına dönmeye çalıştı, ancak yaralanması şiddetliydi ve bu da tedavi için Tunus'a dönmesine neden olmuştu. Orada, doktorlar Rais'in topallığının acısını hafifletmek için elini kesmek dışında bir çözüm bulamadılar. Bu arada, Hayreddin ve beraberindekiler (150) İspanyol'u yakalamayı ve (300) başkasını öldürmeyi başardılar. Oruç Reis'in elinin kesilmesi geri çekilmesine yol açmadı, bunun yerine Bicâye'yi fethetmeye karar verdi, ancak istişarelerden sonra önce Cicel şehrini fethetmeye karar verdi. O sırada Cicel, Ceneviz işgali altındaydı. Oruç Reis, Cicel'i üç nedenden dolayı seçti: Birincisi: halkının Cenevizlileri kovmak için Oruç Reis ile çalışmaya fazlasıyla istekli olması. İkincisi: Bicâye'den sadece yaklaşık (100 km)[19] uzaklıkta olan şehrin stratejik konumu. Üçüncüsü: Hafsi sultanının Barbaros kardeşler üzerinde yapmış olduğu baskılardan kurtulmak. Özellikle Hafsid kralı bir yandan İspanyolların baskısı altındayken, diğer yandan da Barbaros kardeşlerin hırslarından egemenliğinden korkmuştur.


Daha önce de belirttiğimiz gibi Cicel, Cenevizlilerin ve özellikle ünlü korsan Andrea Doria'nın otoritesi altındaydı.Oruç Reis ve Cicel sakinleri, Cenevizlilerden kurtulmak için Cicel şehri karadan sakinler, denizden Barbaros kardeşler tarafından kuşatmayı anlaşmıştır.Bir dizi askeri seferden sonra,

Barbaros kardeşler ve Cicel halkı (1514) yılında şehri geri almayı başardılar[20].


Bu şekilde, Cicel şehri 1514'te Mağripteki Barbaros kardeşlerin İspanyolları buradan kovmak için dayanacakları ana üs haline geldi. Heyetler, İspanyolları ve İtalyanları Cezayir'den kovmak için yardım ve iş birliği talep ederek Oruç Reis'e gelmeye başladı.


Kaynakça

[1] Ernest Mercier, Histoire de l ' Afrique septentrionale (Berbérie) depuis les temps les plus reculés jusque ' à la conquête française (1830). Tome 3, Paris, Ernest Leroux, 1891, s 01. [2] H.D. De Grammont, Histoire d'Alger sous la domination turque (1515-1830), Paris, Ernest Leroux, 1887, s. 19. [3] De Grammont, Histoire d'Alger sous la domination turque (1515-1830), s 13. [4] Anonim, Târihu istilâ en-nasâra demmarahum Allâh alâ medineti Vehrân ve akdihimu medineti Becaye ve madineti Trablus, Fransız Milli Kütüphanesi, Paris, N° 6399, s 1. [5] BOA. TSMA. Dosya N° 757. Gömlek N°63. Tarih H-10-11-925.(04.Oct.1519). [6] Anonim, A.e. [7] A. Rétout: Histoire de Djidjelli, Annecine Maison Bastide-Jourdan, Alger, Date d'édition 1927, s. 43. [8] BOA. TSMA. Dosya N° 757. Gömlek N°63. Tarih H-10-11-925.(04.Oct.1519). [9] عبد العزيز فيلالي، ج1، ص 67. [10] BOA. TSMA. Dosya N° 757. Gömlek N°63. Tarih H-10-11-925.(04.Oct.1519). [11] Fray Diego de Haedo, Histoire des rois d'Alger, traduite et annotée par H.-D. de Grammont, Adolphe Jourdan, libraire-éditeur 4, place du gouvernement, 4, 1881, s. 9. [12] Jamil M Abun-Nasr : A History of the Maghrib in the Islamic Period, Cambridge University Press, Aug 20, 1999, s. 148. [13] De Grammont, Histoire d'Alger sous la domination turque (1515-1830), s 03. [14] Fray Diego de Haedo, Histoire des rois d'Alger, P10. [15] bin Rukaya Tilimsânî: ez-zehratu en-nâiratu fî mâ cerâ fi’l-Cezâyir hînê eğâret aleyhâ cunûd el-kefera, Haz. kheireddine Saidi, 1. Basım, evrâk skâfyâ, 2017, Cîcel-Cezayir, s 107. [16] Hayrettin hatırası, [17] [18]Ahmed Tevfik el Medenî: Harbu’l-selâsi mieti sene beyne el-Cezâyir ve İsbânyâ (1492-1792), el-müessese el-vataniyye li-neşre ve’t tevzî’, Dâru’l-Ba’s, Kosantîne, Cezayir, t.y s 164. [19] Fray Diego de Haedo, Histoire des rois d'Alger, P14. [20]Ahmed Tevfik el Medenî: Harbu’l-selâsi mieti sene beyne el-Cezâyir ve İsbânyâ (1492-1792), s166.

bottom of page