Afrika’nın İklim Yolları Üzerine COP30 Motifi
- Hamza Kyeyune
- 9 dakika önce
- 5 dakikada okunur

Kasım ayında düzenlenecek COP30 iklim zirvesi öncesinde, ikinci Afrika İklim Zirvesi kısa süre önce Etiyopya’da tamamlanmış ve Afrikalı liderler yenilenebilir enerjiye yatırımların hızlandırılacağına dair taahhütte bulunmuşlardır. Bildirge ile, yerel kaynaklarla yeşil büyümeyi ilerletme yönünde güçlü bir mesaj verilmekte ve Afrika’daki kritik mineral üreticilerinden oluşan bir koalisyon kurulması çağrısı yapılmaktadır. Söz konusu bildirge, Afrika’nın sürdürülebilir kalkınma yollarına uyumlu yeni ve yenilikçi iklim modellerine duyulan ihtiyacı vurgulayarak, COP30 müzakerelerinde kıtanın yol haritası ve birleşik tutumu olarak hizmet edecektir. Afrika’nın iklim yolları arasında, kıtayı baştan başa kateden 8.000 km’lik Büyük Yeşil Duvar, kıtadaki enerji açığının önemli bir bölümüne çözüm getirmeyi hedefleyen Mission 300 girişimi ve iklim için borç takası benzeri inisiyatifler yer almaktadır.
Büyük Yeşil Duvar
Büyük Yeşil Duvar, Afrika’nın Sahra Çölü’nü çevreleyen bölgede tarıma elverişli arazi miktarını artırmayı amaçlayan bir girişimdir. Proje, tek parça katı bir duvar inşa etmemekte; bunun yerine verimli ve yeşil peyzajların bir yamasını oluşturmayı hedeflemektedir. Senegal’den Cibuti’ye, Sahel boyunca 8.000 kilometre uzanan proje; Burkina Faso, Çad, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Mali, Moritanya, Nijer, Nijerya, Senegal ve Sudan dâhil olmak üzere Sahel-Sahra kuşağındaki on bir ülkeyi kapsamaktadır ve 2007 yılında Afrika Birliği (AU) tarafından başlatılmıştır. Proje, karbonu tutarak küresel iklim hedeflerine katkı sunmakta, ekosistemleri tehdit eden çölleşmeye karşı küresel mücadeleyi desteklemekte ve sürdürülebilir arazi kullanımını teşvik etmektedir.
Bu girişimin temelinde, çölleşmeyi dizginlemek amacıyla ağaçlardan, çayırlıklardan ve bitki örtüsünden oluşan bir “duvar” dikerek ve büyüterek 100 milyon hektar arazinin onarımı, sürdürülebilir tarım tekniklerinin kullanımı, suyun korunması, 250 milyon ton karbonun tutulması ve 2030’a kadar 10 milyon yeşil istihdamın yaratılması hedefi bulunmaktadır. Bununla birlikte, proje yetersiz finansman, bölgedeki savaş ve siyasi istikrarsızlık gibi önemli zorluklarla karşılaşmış ve bu durum, üye ülkelerin projeye düşük öncelik vermesine yol açmıştır. Birleşmiş Milletler (BM), 2020 yılında girişimi değerlendiren bir rapor yayımlamış ve girişimin 2030 hedeflerini karşılamada yolunda gitmediğini kaydetmiştir. Girişim 100 milyon hektarın %20’sinden daha azını restore etmiş ve yalnızca 350.000 istihdam oluşturabilmiştir. 2021’de liderler projeyi Büyük Yeşil Duvar Hızlandırıcısı adı verilen güncelleme ile yeniden canlandırmış ve 2030 hedefleriyle uyumlu bir yörüngeye oturtmayı amaçlamışlardır. BM bulgularına dayanarak, COP30’un 2030 hedeflerine ulaşılması için gerekli dikkatin sürdürülmesini güvence altına alması gerekmektedir. Bu husus, Afrika Birliği’nin küresel iklim adaletine duyulan ihtiyacı yinelemesi, iklim çok taraflılığını güçlendirmesi ve Paris Anlaşması’nın uygulanmasını hızlandırması ile uyumlu bulunmaktadır.

İklim İçin Borç Taksasları
Debt-for-Climate Swaps (DFCS), Afrika’daki iklim kriziyle mücadelede önemli yollar arasında öne çıkmaktadır. Bu düzenlemelerde alacaklılar, borçlu ülkelerin sözleşmeden doğan borç yükümlülüklerinden vazgeçmekte ve karşılığında serbest kalan kaynakların iklim uyumu veya azaltım projelerine yatırılmasına yönelik taahhüt almaktadır. Alacaklı, belirli bir borç dilimini iklim taahhütleri karşılığında iptal ettikten sonra borçlu ülke, serbest kalan borç servisi ödemelerini yenilenebilir enerji, ormanların korunması veya sürdürülebilir altyapı gibi doğrulanabilir iklim uyumu ve azaltım projelerini finanse etmek üzere kullanmaktadır. Bu tür işlemler, kentsel altyapı, sürdürülebilir tarım, su güvenliği, orman koruma ve restorasyonu gibi alanlarda kritik yatırımları harekete geçirerek ülkelerin hem mali istikrarını hem de iklim direncini artırma imkânı sunmaktadır.
Gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerde kalkınma, iklim ve doğa için finansman ihtiyaçları hızla genişlemekte iken, gelişmiş ülkelerin yardımları kesinti yaşamaktadır. Bu eşikte, iklim için borç takası gibi yenilikler ve diğer finansman araçları her zamankinden daha kritik hâle gelmektedir. Trump yönetimi, Şubat 2025’te dünyaya yönelik toplam ABD yardımının 60 milyar ABD dolarına tekabül eden kısmını, yani %90’ından fazlasını durdurduğunu duyurmuştur. Mart ayında Birleşik Krallık hükûmeti, yardım bütçesinin gelecek iki yılda GSYH’nin %0,5’inden %0,3’üne düşeceğini açıklamıştır. Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Finlandiya ve diğer ülkeler de takip eden aylarda kayda değer yardım kesintileri açıklamışlardır. Bu arada, en yoksul gelişmekte olan ülkelerin birçoğu, dünyanın iklime en kırılgan ülkeleri dâhil, temerrüt riski altında bulunmaktadır. Doğal afetler meydana geldiğinde yeniden inşa için büyük kaynaklar harcanmak zorunda kalındığından, bu tür ülkelerin borçlarını çevirmeleri daha da zorlaşmaktadır. 2023’te Gabon, doğa karşılığı borç takası başlatan ilk Afrika ülkesi olmuş ve 450 milyon ABD dolarına kadar kaynak sağlamıştır. Doğa Koruma için Uluslararası Birlik’e (IUCN) göre, Hint Okyanusu’nun mercan açısından zengin bir bölgesini korumak üzere, en az beş Afrika ülkesi dünyanın ilk ortak “doğa karşılığı borç takası” üzerinde işbirliği yapmakta ve 2 milyar ABD dolarının üzerinde kaynak toplamayı hedeflemektedir.Benzer girişimler arasında, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkilerini dengelemek için korunan ve muhafaza edilen deniz alanlarını (deniz peyzajları) birbirine bağlamayı hedefleyen ve aynı zamanda doğa koruma ile sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü olarak mavi ekonominin potansiyelini açığa çıkarmayı amaçlayan Büyük Mavi Duvar da yer almaktadır. Büyük Mavi Duvar girişiminin hedefi, 2030 yılına kadar 2 milyon hektar okyanus ve kıyı ekosisteminin korunması, restore edilmesi ve muhafaza edilmesi yoluyla mercan resiflerini desteklemektir.
Geniş çerçeveli Büyük Mavi Duvar koruma planını destekleyen Afrika ülkeleri arasında Kenya, Madagaskar, Mauritius, Mozambik, Seyşeller, Somali, Güney Afrika, Tanzanya ve Komorlar yer almaktadır. Bu nedenle, COP30’da iklim için borç takaslarının artırılması, hem borç sıkıntısına bir çözümün parçası olmakta hem de iklim ve koruma alanlarına ek kaynak yönlendirmenin bir yolu olarak önem arz etmektedir.

Mission 300
Mission 300, kıtadaki enerji açığının önemli bir bölümünü gidermek üzere, 2030’a kadar Sahra Altı Afrika’da en az 300 milyon kişiyi elektrik şebekesine bağlamayı hedefleyen dönüştürücü bir programdır. Afrika Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası’nın finansmanı ile 2025’te başlatılan girişim, bölgede yaklaşık 600 milyon kişinin elektriğe erişimden yoksun olması sorununu ele almak üzere tasarlanmıştır. BM’ye göre, çoğunluğu kırsal ve izole bölgelerde yaşayan 685 milyon insan, yani Sahra Altı Afrika’daki her beş kişiden dördü hâlen elektriğe erişememekte olup bu kitle, dünyanın elektriksiz nüfusunun %80’inden fazlasını temsil etmektedir. Bu erişim eksikliği, pişirme için odun ve kömüre bağımlılığı artırarak ormansızlaşmaya ve hava kirliliğine yol açmakta; sağlığı olumsuz etkilemekte, istihdam yaratımını, eğitimi ve ekonomik büyümeyi engellemekte ve yaşam kalitesini düşürmektedir. Çeşitli raporlara göre, Afrika’nın nüfusu katlanarak artmakta; ancak elektriğe erişimin genişletilmesi bu hızla aynı ölçüde ilerlememektedir.
Bu nedenle Afrika, bol kaynakları ve büyüyen nüfusu ile, küresel çevresel taahhütlerine sadık kalırken kalkınma ihtiyaçlarını karşılayacak bir enerji karmasını şekillendirmek durumundadır. Güneş, rüzgâr ve hidro gibi bol yenilenebilir kaynaklar, kıtanın enerji yoksulluğunu gidermek ve elektrik sağlamada önemli fırsatlar sunmaktadır. Nitekim elektriğe erişimin en düşük olduğu birçok Afrika ülkesinin, nihai enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin en yüksek paya sahip ülkeler arasında bulunması, kıtada yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması için güçlü bir imkân teşkil etmektedir. Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri veri tabanına göre, Afrika kıtası yenilenebilir enerjide güçlü bir liderlik sergilemekte olup 2021’de toplam nihai enerji tüketiminin %55,5’i yenilenebilir kaynaklardan gelmektedir; bu oran, Avrupa’daki %15,3, Kuzey Amerika’daki %12,4 ve Asya’daki %16,8’lik oranları geride bırakmaktadır. Kıtanın, yenilenebilir teknolojiler için gerekli temel minerallerin %30’una ve dünyanın en iyi güneş kaynaklarının %60’ına sahip olması, temiz enerji ile gelecekteki büyümesini beslemede muazzam bir potansiyel ortaya koymaktadır. Afrika’nın küresel ısınmaya katkısının son derece sınırlı olması nedeniyle, COP30’un Afrika için iklim mücadelesini ön saflara taşıması gerekmektedir.
Enerji Yatırımları
Birçok kaynağın raporlarına göre, Afrika geçen on yılda küresel yenilenebilir enerji yatırımlarının yalnızca %2 gibi orantısız derecede küçük bir payını almış olup bu durum, dönüşümün hızlandırılması için gerekli seviyenin oldukça altında kalmaktadır. Değişen bağışçı öncelikleri karşısında, kıta iklim finansmanını “hayırseverlik beklemekten” stratejik yatırıma dönüştürmeli; sahip olduğu bol güneş, hidroelektrik, jeotermal ve rüzgâr kaynakları ile toprağının altındaki kritik mineralleri kullanarak ilerlemesini bizzat sürdürmelidir. Afrika Kalkınma Bankası’nın yeşil tahvilleri ve bölgesel iklim dirençli inovasyon merkezleri dâhil, Afrika öncülüğündeki finansal araçların ilerletilmesi her zamankinden daha kritik hâle gelmektedir. Aynı doğrultuda, Afrikalı liderler ve finans kuruluşları kısa süre önce Afrika Yeşil Sanayileşme Girişimi’ni (AGII) kalkınma ve ticari bankalardan gelen 100 milyar dolar tutarındaki bir taahhütle desteklemiş; yenilenebilir enerji projelerini ve yeni yeşil sanayi kollarını desteklemek amacıyla, enerji, gıda güvenliği, kırılgan ekosistemler, ulaştırma ve dayanıklılık gibi alanlardaki iklim zorluklarına çözüm sunacak 1.000 girişimi 2030’a kadar hayata geçirmek üzere yıllık en az 50 milyar ABD doları katalitik finansmanı seferber etme sözü vermişlerdir. Bu ivmenin sürdürülmesi gerekmektedir.
Afrika hükümetleri, toplulukların ihtiyaçlarına yanıt veren iddialı iklim taahhütlerini ilerletmek için COP30’u kullanmalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris Anlaşması’ndan çekilmesine rağmen, Paris Anlaşması kapsamındaki yeni nesil Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkıların (NDC’ler) COP30 öncesinde, Brezilya’nın Belém kentinde sunulması gerekmektedir. Afrikalı liderlerin bu NDC’lerin geliştirilmesine katılmaları ve uyum ile dayanıklılığın seçenek değil, kaçınılmaz olduğunu göstermeleri için uygun bir fırsat bulunmaktadır.

Kaynaklar
George A. N. (2025), Africa's Energy Transition
OECD (2024), Methane Abatement in Developing Countrieshttps://www.google.co.ug/books/edition/OECD_Development_Policy_Tools_Methane_Ab/pkIxEQAAQBAJ?hl=en&gbpv=0
Food and Agriculture Organization of the United Nations (2022), Action Against Desertificationhttps://www.google.co.ug/books/edition/Evaluation_of_the_project_Action_Against/PyJ_EAAAQBAJ?hl=en&gbpv=0
Debt for climate swaps: exploring avenues and opportunitieshttps://www.greenclimate.fund/document/debt-climate-swaps-exploring-avenues-and-opportunities
The game-changing African-led Great Green Wall initiativehttps://www.unccd.int/our-work/ggwi
https://thegreatgreenwall.org/The Great Green Wall: Homegrown solutions to accelerate climate action and development








Yorumlar