top of page

Afrika: Küresel Finansmana Erişimde Eşitlik Mümkün mü?

  • Hamza Kyeyune
  • 11 saat önce
  • 3 dakikada okunur

Afrika'nın kalkınma odaklı yatırımlar için uluslararası finansmana erişimi, kıtanın ekonomik geriliğine bağlanan yüksek risk algısı nedeniyle sıklıkla engellenmektedir.


Afrika, 55 devleti, 1,3 milyar nüfusu ve gelişmiş ekonomilerin refahına katkı sağlayan zengin kaynaklarına rağmen ekonomik performans açısından yavaş ilerlemektedir. 2022'de %4,1 olan ekonomik büyükme oranı 2024'te %3,7'ye düşerek, satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen GSYH'de sınırlı bir artış kaydedilmiştir.


Afrika'nın ekonomik dönüşümdeki en önemli engeli, kalkınma odaklı yatırımlar için finansmana erişimde yaşadığı zorluklardır.


Kredi derecelendirmeleri, kamu borçlanma düzeyi ve yeterli teminat sunma kapasitesi gibi kriterler, kıtanın ekonomik koşulları nedeniyle Afrika'nın finansmana erişiminde dezavantaj oluşturmaktadır.

Afrika'nın GSYH'si 2023'te 3,1 trilyon dolardan 2024'te 2,8 trilyon dolara gerilemiştir. 2025'te Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından %4,3 2026'da ise Birleşik Milletler tarafından %4,0 büyüme tahmin edilmesine rağmen, bu hedeflere ulaşmak için küresel finansal yapının köklü reformlara ihtiyacı vardır.


Uzun yıllardır, risk primlerini ve borçlanma maliyetlerini düşürecek, kaynak tahsisini daha kapsayıcı hale getirecek şeffaf ve adil değerlendirme mekanizmalarının oluşturulması ihtiyacı karşılanamamaktadır.


Bu sorunun üstesinden gelmek için mevcut küresel kredi derecelendirme uygulamalarının tamamen yenilenmesi gerekmektedir. Borç sürekliliğini esas alan mekanizmalara uygun hale getirilerek gelişmekte olan ülkeler için daha uygun alternatif finansman modelleri oluşturulmalıdır. Afrika'nın ekonomik potansiyeli göz ardı edilemez, zira küresel refah için temel bir unsurdur.


Afrika'nın Küresel Politikadaki Rolü

1 Aralık 2024 itibariyle Güney Afrika, G20 (artık G21) başkanlığını devralmış olup, Afrika Birliği'nin 2023'te G20'ye kabul edilmesi kıtanın küresel ekonomi politikalarında daha etkili olması için kritik bir fırsat sunmaktadır.


G20 (G21), Türkiye, Rusya, Güney Afrika, ABD, Birleşik Krallık, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Güney Kore, Meksika, Suudi Arabistan ve iki bölgesel birlik olan Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Birliği'nden oluşmaktadır. Bu forum, dünya ekonomisinin %85'ini, küresel GSYH'nin %75'ini ve dünya nüfusunun %67'sini temsil etmektedir.


Afrika’nın ise hız kazanması ve karar alma süreçlerine katılım sağlaması için küresel finansal mimarinin yeniden yapılandırılması kaçınılmaz olmaktadır. Bu reform süreci, kıtanın büyük uluslararası finans kuruluşlarında güç kazanmasını sağlayarak önceliklerinin daha iyi anlaşılmasını mümkün kılmaktadır.


Küresel ekonomik yönetişim kurumlarının reformlarının hızlandırılması, Afrika’nın daha fazla imtiyazlı finansmandan faydalanmasını da sağlayacaktır. Bu sayede kıta, çok taraflı bankalardan imtiyazlı finansman elde etme, bölgesel ve uluslararası finansal piyasalarda fon toplama, yerel işletmelerin finansmanını kolaylaştırmak amacıyla iç finans sektörünü güçlendirme, yeşil tahvil ihracı, verimli ve üretken yatırımlara odaklanma, önemli doğal sermayesini kullanarak ilave kaynaklar yaratma gibi yollarla bölgesel ve küresel finansman kaynaklarına erişimini artırabilecektir.

Kıtanın yalnızca iç kaynaklarını harekete geçirmekle kalmayıp, kalkınma projelerini uygun maliyetlerle finanse etmek için tamamlayıcı kaynaklar olarak dış finansal akışları da artırma çabalarını hızlandırması gerekmektedir.


Küresel finansal çerçevenin yeniden düzenlenmesi, IMF ve Dünya Bankası’nın yeniden şekillendirilmesine de katkı sağlayarak borç yapılandırmasını kolaylaştırmakta ve üretken sektörlere yönelik yatırımlar için mali alan yaratmaktadır. Bu durum, Afrika ülkelerindeki risk algısının azalmasıyla birlikte daha düşük maliyetle daha fazla özel finansmanın harekete geçirilmesini sağlamakta, dış finansmana erişimi kolaylaştırmakta ve üretkenlik artışını teşvik ederek pazar erişiminin genişlemesine olanak tanımaktadır.


Kıta içinde ise kurumsal yönetişimin ve doğal kaynak yönetiminin iyileştirilmesi, yerel kaynakların harekete geçirilmesi ve özellikle beşeri sermaye olmak üzere toplam faktör verimliliğinin artırılması gerekmektedir. Bu gelişmeler, Afrika’nın yatırım çekmesini hızlandıracaktır.


Gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya olduğu benzersiz zorluklar ve kırılganlıklar da dikkate alınmalıdır. Örneğin; Uganda imalat sektöründeki verimliliğini %294, ticaret hizmetlerindeki verimliliğini ise %164 oranında artırmış olmasına rağmen, imalat sektöründeki ihracat hâlâ %20’nin altında kalmaktadır.


Doğu Afrika ülkesi, kalkınma ortaklarından yıllık 2 milyar dolar destek almakta, ancak bu fonlar üretken sektörler yerine sosyal sektörlere yönlendirilmektedir. Bu durum, özgün zorlukların özgün çözümler gerektirdiğini göstermektedir.


Kaynaklar

New UN report: Africa's economy to improve:

Why African Union’s membership in the G20 matters:

Elson A (2010), The current financial crisis and reform of the global financial architecture

Alexandroff S (2025), South Africa in a complex global order

ADB (2024), African Economic Outlook is Driving Africa’s Transformation

UNDP (2024), Decoding the Future: Global Financial Architecture Reforms

Amani (2024), How Africa organizes itself.

Comments


©2025, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) resmi sitesidir. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page