top of page

Afrika: Kalkınmayı Boğan Tıkanıklıklar

  • Yazarın fotoğrafı: Alioune Aboutalib Lô
    Alioune Aboutalib Lô
  • 2 dakika önce
  • 3 dakikada okunur

Afrika'nın kalkınması, sözlerden çok eylemlere ihtiyaç duymaktadır. Kıtanın ülkelerinin çoğunun 1960'lardaki bağımsızlıklarından bu yana, Afrika'nın kalkınmasını engelleyen boğan darboğazları belgeleyen zirveler, uluslararası toplantılar, forumlar, teşhisler, analizler ve raporlar hiç eksik olmamıştır. Ancak, bu doğrultuda uygulanan programlar ve projeler, genellikle analizlerin ortaya koyduğu kıta sorunlarına yeterince yanıt vermediği için başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Örneğin sanayileşme meselesi sürekli gündeme gelse de, Afrika ekonomileri üzerinde gerekli etkiyi yaratacak şekilde asla yeterince çözülememiştir. Afrika'nın az gelişmişliğinin ve küresel ekonomide önemli bir ağırlığa sahip olmamasının ardında birçok faktör bulunmaktadır. Bu makale, sanayileşme eksikliği, kötü yönetim ve yetersiz Afrika içi iş birliği gibi kıtanın gelişimini boğan darboğazları ele almaktadır.


Sanayileşme Eksikliği


Birleşmiş Milletler Sanayi Kalkınma Örgütü'ne (UNIDO) göre, sanayileşme ve kalkınma birbirine paralel ilerler. Dünyada neredeyse hiçbir ülke sağlam bir üretim altyapısı kurmadan kalkınma dinamiğini harekete geçirememiştir. Ancak "geleceğin kıtası" olarak adlandırılan Afrika için sanayileşmenin meyveleri çoğu zaman ulaşılamaz görünmektedir. Afrika, dünyada en az sanayileşmiş bölge olarak kalmaktadır. 2018'de küresel imalat katma değerine katkısı yalnızca %1,8 olarak tahmin edilmiştir ve bu oran 2014'ten bu yana düşüş göstermektedir (UNIDO).


Doğu Asya'nın katkısı ise yaklaşık %25'tir (UNECA). Afrika'nın GSYİH içindeki imalat sanayinin payı da yıllar içinde azalmıştır. 1980'lerin başında %16'nın üzerindeyken, 2018'de %10,5'e düşmüştür (UNIDO). Sahra Altı Afrika'da bu oran 2000'de %13 iken, 2017'de %10'a gerilemiştir. Kuzey Afrika'da ise aynı dönemde %28'den %20'ye düşmüştür.


Afrika, her türden geniş hammadde rezervlerine sahip olmasına rağmen, yıllar boyunca ciddi bir sanayi eksikliği yaşamaktadır. Daha da kötüsü, yukarıdaki istatistiklerdeki düşüş eğilimi, özellikle 1980'lerden sonra sanayisizleşmeyi işaret etmektedir. UNIDO'ya göre kıta, 1980'lerde silahlı çatışmalar, hastalıklar, kıtlık ve kötü yönetimin hakim olduğu bir siyasi ve sosyal ortamda duraksamıştır. Borç krizi, yanlış yapılandırma politikaları ve emtia fiyatlarının çöküşü nedeniyle Afrika bu on yıldan yoksullaşarak çıkmıştır.


Bazı ülkeler bu "umutsuzluktan" çıkarak daha fazla umut yaratsa da, çoğu Afrika devleti hala kırk yıl önceki sorunlarla boğuşmaktadır. Bunun başlıca nedeni kötü yönetim ve kurumsal kırılganlıktır.


Kötü Yönetim ve Kurumsal Kırılganlık


Afrika'daki kötü yönetim sadece ekonomik zarara neden olmakla kalmaz, aynı zamanda devletleri dış şoklara karşı savunmasız hale getirir. Ayrıca, birçok ülkede görülen kötü yönetim, yatırımı ve ekonomik finansmanı engelleyen bir fren işlevi görür. Yolsuzluk, kamu fonlarının kötüye kullanımı ve servetin küçük bir oligarşik siyasi elit tarafından ele geçirilmesine elverişli ekonomik sistemler yaratır ve sürdürür.


2017 yılında düzenlenen Afrika Ekonomik Konferansı'nda (AEC) yapılan teşhis, kötü yönetimin Afrika'nın ekonomik istikrarı için bir maliyeti olduğunu açıkça ortaya koymuş ve bu sorunla sürdürülebilir bir şekilde başa çıkmak için "ekonomik sonuçların kalitesini baltalayan kötü uygulamalardan kopmak" gerektiği vurgulanmıştır.


Kötü yönetim, hem bir sonuç hem de belirli bir kurumsal kırılganlığın devam etmesinin itici gücüdür. Birçok Afrika ülkesinde güçlü kurumların eksikliği, yolsuzluğu ortadan kaldırma, özgürlükleri garanti etme ve şeffaflık ile adaleti teşvik etme gibi kalkınma için gerekli olan unsurları engelleyen tıkanıklıkları pekiştirir. Bu kurumlar, yasal ya da siyasi olsun, genellikle yalnızca yürütme organının iradesini yerine getirmek için manipüle edilir.


Bu durum, yatırımcı güvenini sağlayamayan çarpık bir sistem yaratır ve siyasi istikrarsızlığa, askeri darbelere ve güç mücadelelerine zemin hazırlar. Son yıllarda Afrika'da darbe girişimlerinin yeniden artması, bu durumun bir yansımasıdır.


Yetersiz Afrika İçi İş Birliği ve Ticaret


Afrika içi iş birliği ve ticaretin yetersizliği, kıtanın ekonomik kalkınması için kritik bir meseledir. Afrika doğal kaynaklar açısından zengin ve önemli bir büyüme potansiyeline sahip olsa da, Afrika ülkeleri arasındaki ticaret potansiyelin çok altında kalmaktadır.


Afrika'nın ülkeleri hala büyük ölçüde sanayileşmemiştir, bu da Afrika arzını artırma kapasitesine sahip olmadıkları anlamına gelir. Kıtanın birçok ülkesi hala ana ticaret ortağı olarak Çin'i, Fransa'yı ve Birleşik Krallık'ı görmekte, iç ticaret ise toplam ticaretin yalnızca %15 ila %18'ini oluşturmaktadır (FTAA bölgesinin kurulmasından önce %14). Bu oran, Avrupa'da %60, Kuzey Amerika'da %40 ve Asya'da %30 civarındadır.


Bu düşük oran, Afrika'da bölgesel ekonomik entegrasyonun yetersizliğini gözler önüne sermektedir.


Sonuç

2024 yılında, onlarca yıl önce Afrika'nın kalkınmasını engelleyen aynı sorunlar hala devam etmektedir. Botsvana, Mauritius ve Tanzanya gibi ülkelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da, yapılması gereken çok şey vardır. Sanayileşme meselesi, Afrika devletlerinin yalnızca Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'yı (GSYİH) artırmasını değil, aynı zamanda Afrika içi ticareti daha da geliştirecek gerekli tekliflere sahip olmasını engelleyen en önemli noktadır. Ancak her şeyden önemlisi, siyasi istikrar ve güçlü kurumların inşası, kıtanın kalkınmak için gerekli temelleri atması açısından temel direkleri olmaya devam etmektedir.

 


Comentários


©2025, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) resmi sitesidir. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page