top of page

Sahel’in Zincirlerini Kırmak: Post-Kolonyal Yönetişim, Askerî Darbeler ve Sahel Koalisyonunun Rolüne Dair Eleştirel Bir Analiz

  • Yazarın fotoğrafı: Iliasu Abdallah
    Iliasu Abdallah
  • 1 Eyl
  • 8 dakikada okunur

ree

Giriş

Batı Afrika’nın Sahel bölgesi, batıda Moritanya’dan doğuda Çad’a kadar uzanan geniş coğrafyasıyla son on yıllarda kronik istikrarsızlık, çatışma ve yönetişim krizleriyle özdeşleşmiş durumdadır. Mali, Burkina Faso, Nijer, Çad ve Moritanya gibi ülkeleri içine alan bu yarı kurak kuşak, Sahra Çölü ile savan arasında yer almakta olup büyük bir jeopolitik öneme sahip bulunmaktadır. Söz konusu bölge, bir yandan aşırıcılığın Batı Afrika kıyılarına yayılmasına karşı bir tampon görevi görmekte, diğer yandan ise Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası aktörlerce yürütülen terörle mücadele girişimlerinin ön cephesinde yer almaktadır.


Ancak, geniş kapsamlı dış askerî ve kalkınma yardımlarına rağmen, bölge artan şiddet, yoksulluk, yerinden edilme ve devlet zafiyeti sorunlarından kurtulamamaktadır. 2020 ile 2023 yılları arasında, Sahel genelinde gerçekleşen bir dizi askerî darbe, Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki sivil hükümetleri devirmiştir. Her biri artan cihatçı isyanlar, yolsuzluk ve Batı destekli demokratik rejimlerin başarısızlığına dayandırılan bu darbeler, bölgenin siyasi manzarasını köklü biçimde dönüştürmüştür. Uluslararası toplum, özellikle ECOWAS ve Batılı hükümetler tarafından kınanan bu askerî müdahaleler, yerel halk tarafından şaşırtıcı derecede yüksek düzeyde destek görmüştür. Bamako, Ouagadougou ve Niamey şehirlerinde düzenlenen kutlamalar, birçok yurttaşın gözünde demokratik kurumların artık ulusal kalkınma ya da egemenlikten ziyade elitlerin çıkarlarını ve dışa bağımlılığı temsil ettiğine dair yaygın bir hayal kırıklığını yansıtmaktadır.


Batı merkezli hâkim anlatı, söz konusu darbeleri “demokratik gerileme” olarak tanımlamakta ve bunların bölgesel istikrar ile uluslararası normlar açısından tehdit oluşturduğunu öne sürmektedir. Ancak daha incelikli bir yorum, bu gelişmelerin daha geniş kapsamlı yapısal bir başarısızlığın semptomları olduğunu ortaya koymaktadır: Post-kolonyal yönetişim sistemlerinin, çoğu zaman eski sömürgeci güçler tarafından şekillendirilmiş ve yerel elitler tarafından sürdürülen yapılar olarak güvenlik, adalet ve egemenlik üretme konusunda yetersiz kalması bu duruma zemin hazırlamaktadır. Bu bakımdan, Sahel bölgesindeki askerî darbeler yalnızca siyasal bozulmalar değil, aynı zamanda on yıllardır süregelen başarısız reformlara, yerine getirilmeyen kalkınma vaatlerine ve giderek güçlenen anti-sömürgeci ile Panafrikacı eğilimlere verilen toplumsal tepkiler olarak okunmalıdır.


ree

Tarihî ve Siyasal Bağlam


Sömürge Mirası ve Fransız Etkisi

Sahel bölgesinin siyasal kırılganlığı, sömürge geçmişine dayanmaktadır. Fransa’nın yönetim modeli, dolaylı yönetim ve ekonomik sömürüye odaklanmış; 1960’lı yıllarda bağımsızlık kazanan ülkelerde zayıf devlet kurumları bırakılmıştır (Bamidele, 2016). Bu post-kolonyal devletler, yapay sınırlar, yeterince gelişmemiş ekonomiler ve sömürge düzenine göre şekillenmiş askerî yapılarla yükümlü hale gelmiştir.


Biçimsel olarak bağımsızlık ilan edilmiş olsa da Fransa, Françafrique politikası aracılığıyla askerî üsler, CFA frangı üzerinden para birimi kontrolü ve ayrıcalıklı ekonomik çıkarlarla bölge üzerindeki nüfuzunu sürdürmüştür. Bu durum, Paris’e yerel halka olduğundan daha fazla hesap veren bir elit siyasi sınıfın oluşmasına yol açmıştır (Fais, 2024). Fransa’nın askerî operasyonlara müdahil olması—örneğin Serval Operasyonu (2013) ve Barkhane Operasyonu (2014–2022)—birçok kesim tarafından yeni-sömürgeci bir müdahale biçimi olarak algılanmıştır; özellikle de yabancı askerî varlığa rağmen güvenlik sorunlarının kötüleştiği bir ortamda (Nzima vd., 2025).


Bağımsızlık Sonrası Yönetişim Modelleri

Sahel’de bağımsızlık sonrası yönetişim yapıları, askerî ve sivil yönetim döngüleri ile karakterize edilmiştir. 1990’lı yıllarda demokratik reformlar gerçekleştirilmiş olsa da zayıf kurumlar ve kayırmacılığa dayalı ağlar varlığını sürdürmüştür. Siyasi partiler çoğunlukla ideolojik temelden yoksun olmuş ve elit çıkarlarını savunan araçlar hâline gelmiştir. Yolsuzluk skandalları, seçimlerde usulsüzlükler ve hizmet sunumundaki yetersizlikler, sivil hükümetlere duyulan kamu güvenini ciddi biçimde aşındırmıştır (Haruna, 2022).


ree

Son Dönem Darbelerin Nedenleri


1. Başarısız Demokratik Yönetişim ve Umutsuzluk

Sahel bölgesinde demokrasi, halkın büyük bir kısmı için ne güvenlik ne de refah getirebilmiştir. Mali’de 2012’deki isyan ve kuzeydeki cihatçıların kontrolü sonrasında yaşanan istikrarsızlık, hükümetin ulusal egemenliği sağlama konusundaki yetersizliğini açıkça ortaya koymuştur. Burkina Faso’da seçilmiş liderler, cihatçılığın kuzey eyaletlerin ötesine yayılmasını engelleyememiştir. Nijer’de ise Başkan Bazoum uluslararası alanda övgüyle anılmış olsa da iç kamuoyundaki desteği sınırlı kalmış, özellikle marjinal gruplar ve ordu nezdinde güven sağlayamamıştır (Ojewale, 2024).


Bu koşullar, meşruiyet boşluğu oluşturmuş ve askerî müdahaleleri teşvik etmiştir. Bu darbeler, anti-demokratik değil; başarısız liderliğin gerekli bir “düzeltilmesi” olarak sunulmuştur.


2. Güvenlik Krizlerinin Derinleşmesi ve Devletin Çöküşü

2023 yılı itibarıyla Burkina Faso’nun topraklarının %60’ından fazlası devletin kontrolü dışına çıkmış durumdadır. Mali’nin kırsal bölgeleri, El Kaide bağlantılı Jama’at Nasr al-Islam wal Muslimin (JNIM) ve IŞİD bağlantılı Islamic State in the Greater Sahara (ISGS) gruplarının kontrolü altındadır. Nijer’in batı ve güneydoğu sınır bölgeleri ise sık sık sınır ötesi saldırılara maruz kalmaktadır. Uluslararası askerî müdahalelere milyarlarca dolar harcanmasına rağmen, 2020 ile 2023 yılları arasında yalnızca Sahel bölgesinde her yıl 10.000’den fazla sivilin öldürüldüğü rapor edilmiştir (Fais, 2024).


Ulusal ordular moralsiz, yetersiz donanıma sahip ve zaman zaman insan hakları ihlallerine ortak olmakla suçlanmaktadır. Bu durum, sivil hükümetlerin “savaşı kaybettiği” iddiasında bulunan darbe liderlerine meşruiyet kazandırmıştır. Birçok vatandaş, askerî rejimleri cihatçı tehdide karşı hem siyasî hem de taktiksel olarak daha donanımlı yapılar olarak görmektedir.


3. Algılanan Yeni-Sömürgecilik ve Yabancı Askerî Varlık

Sisteme karşı gelişen halk tepkisinin önemli bir tetikleyicisi, eski sömürgeci güçlerin bölgede sürdürdüğü etkidir. Mali ve Burkina Faso’da Fransa, askerî üslerini ve istihbarat operasyonlarını korumaya devam etmiştir. Eleştirmenler, Fransa’nın bu müdahalelerinin, Nijer’deki uranyum ya da Mali’deki altın gibi Fransız ekonomik çıkarlarının korunmasını, yerel kalkınma ya da egemenlikten daha fazla önceliklendirdiğini savunmaktadır (Kazeem, 2024).


Fransa’nın isyanla mücadele stratejileri—özellikle Barkhane Operasyonu—yoğun asker konuşlandırmalarına rağmen başarısız olarak algılanmıştır. Fransa’nın bölgeden çekilmesiyle birlikte Rus aktörler, özellikle Wagner Grubu, ortaya çıkan boşluğu doldurmuştur. Afrikalı orduların Batılı birlikleri kovarken alternatif ortakları davet etmesi, yükselen Panafrikacı milliyetçiliğe ve Batı karşıtı eğilimlere ivme kazandırmaktadır (Nzima vd., 2025).


4. Panafrikacı ve Batı Karşıtı Duyarlılıkların Yükselişi

Sahel bölgesinde yeni bir Panafrikacı siyasal anlatı şekillenmektedir. Bamako, Ouagadougou ve Niamey gibi başkentlerde gençlik öncülüğünde ortaya çıkan hareketler, “France dégage!” (Fransa defol!) gibi sloganlarla yabancı ittifaklar yerine ulusal bayrakları yüceltmektedir. Bu ülkelerdeki askerî liderler, bilinçli şekilde milliyetçi söylemleri benimsemekte ve kendilerini egemenliğin savunucusu olarak konumlandırmaktadır.


Sosyal medya etkileyicileri, müzisyenler ve entelektüeller, bu ideolojik dönüşüme katkı sunarak darbeleri “ikinci bağımsızlık” sürecinin bir parçası olarak çerçevelendirmektedir. Bu hareket yalnızca Batı egemenliğine değil, aynı zamanda bu egemenliği devam ettiren post-kolonyal elit yapılara da meydan okumaktadır (Chidozie vd., 2024).


ree

Darbe Sonrası Gelişmeler


Dış İttifaklardaki Değişimler

Üç ülkenin tamamı—Mali, Burkina Faso ve Nijer—Fransız kuvvetlerini ve Birleşmiş Milletler Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’nu (MINUSMA) sınır dışı etmiş ve bunun yerine Rusya, Türkiye ve Çin ile yeni ittifaklar kurma yoluna gitmiştir. Mali ve Burkina Faso, Rusya merkezli paralı asker grubu Wagner ile iş birliği yapmaktadır; Nijer ise İran ve Cezayir ile güvenlik anlaşmaları müzakere etmektedir. Bu değişiklikler, dış politikada egemenliği yeniden kazanmayı amaçlayan bir yeniden kalibrasyon sürecini yansıtmaktadır (Ojewale, 2024).


Çin’in rolü askerî açıdan daha az görünür olmakla birlikte, ekonomik alanda giderek artan bir etkisi bulunmaktadır. Çin, Sahel bölgesinde altyapı projelerine, dijital gözetim sistemlerine ve madencilik faaliyetlerine yatırım yapmaktadır. Bu yatırımlar genellikle yönetişimle ilgili koşullar dayatılmaksızın gerçekleştirilmektedir ve bu yönüyle Batılı bağışçılardan belirgin biçimde ayrılmaktadır.


Yönetişim ve Kurumsal Reform

Darbe sonrası yönetimlerin kaydettiği ilerleme karışık bir tablo arz etmektedir. Mali hükümeti, ordusunu yeniden yapılandırmış ve cihatçılara karşı yeni askerî harekâtlar başlatmıştır. Burkina Faso’daki cunta, “Vatansever Seferberlik Dairesi” (Office de la Mobilisation Patriotique) kurmuş ve on binlerce sivil yardımcıyı silah altına almıştır. Nijer’in yeni yöneticileri ise kurumları “sömürgesizleştirme” sözü vermiş olmakla birlikte, henüz önemli reformlar hayata geçirilmemiştir (Fais, 2024).


Bununla birlikte, hiçbir rejim tam anlamıyla sivil denetimi yeniden tesis edememiştir. Demokratik geçiş süreci vaatlerinin ertelenmesi ise otoriter bir sapma yönünde endişelere neden olmaktadır. Basın özgürlüğü gerilemiş, muhalefet partileri kısıtlı koşullar altında faaliyet göstermeye devam etmektedir. Bu darbeler kısa vadeli meşruiyet krizlerini çözmüş olabilir; ancak uzun vadede askerî yönetime dayalı bir sistemin kökleşmesi riskini taşımaktadır.


Güvenlik Sonuçları ve Kamu Hizmetleri

Güvenlik durumu hâlen kırılganlığını korumaktadır. Mali ve Burkina Faso’da yerel düzeyde bazı iyileşmeler bildiriliyor olsa da, genel olarak cihatçı tehdit devam etmektedir. Özellikle kırsal alanlarda sivillere ve altyapıya yönelik saldırılar sürmektedir. Okullar, sağlık merkezleri ve mahkemeler gibi kamu hizmetleri birçok bölgede işlevsiz kalmaya devam etmektedir (UNHCR, 2024).


Buna karşın, kamuoyunda askerî yönetime karşı genel olarak olumlu bir tutum sürmektedir. Pek çok vatandaş, artan özerklik ve ulusal gurur duygusuna dair temkinli bir iyimserlik ifade etmektedir (Nzima vd., 2025). Bu bağlamda, egemenliğin psikolojik etkileri, maddi kazanımlar kadar önemli olmaktadır.


ree

Sahel Koalisyonu / İttifakı


Kökeni ve Amaçları

Mali, Burkina Faso ve Nijer; gerçekleştirdikleri darbelerin ardından ve ECOWAS’a yönelik ortak hayal kırıklıkları çerçevesinde 2023 yılında “Sahel Devletleri İttifakı”nı (Alliance des États du Sahel - AES) kurmuştur. İttifakın temel amacı, ortak savunma, siyasi dayanışma ve terörizme karşı müşterek eylem geliştirmektir. AES, kısmen ECOWAS’ın Nijer’e yönelik yaptırım ve askerî müdahale tehditlerine bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır (Kazeem, 2024).


İttifakın hedefleri arasında güvenlik operasyonlarını koordine etmek, istihbarat paylaşımını sağlamak ve Panafrikacı kimliği teşvik etmek yer almaktadır. Bazı gözlemciler AES’yi Batı’dan gelen baskılara karşı bir siyasal blok olarak değerlendirmekte; diğerleri ise bu yapıyı geleneksel kurumlara bağımlı olmayan bölgesel bir bütünleşme platformu olarak görmektedir.


Üye Devletler ve Destekçiler

AES hâlihazırda Mali, Burkina Faso ve Nijer’den oluşmaktadır; Gine ve Cezayir ise bu yapıya gayriresmî destek sunmaktadır. Rusya ve İran diplomatik ve askerî destek sağlamış; Türkiye ise çeşitli askerî ekipmanlarla katkıda bulunmuştur. Öte yandan Fransa ve ECOWAS, bu ittifakı gayrimeşru ve istikrarsızlaştırıcı olarak nitelendirmektedir.


Performans ve Eleştiriler

Sembolik açıdan güçlü bir anlam taşımasına rağmen, Sahel Devletleri İttifakı (AES) ciddi sınırlamalarla karşı karşıyadır. Üye ülkeler arasındaki koordinasyon hâlen düzensiz bir şekilde yürütülmekte; müşterek askerî operasyonlar ise henüz somut başarılar ortaya koyabilmiş değildir. Sivil toplumun dışlanması, ekonomik bütünleşmeye dair somut planların bulunmaması ve seçim takvimlerinin belirsizliği, ittifakın uzun vadeli sürdürülebilirliğine dair soru işaretleri doğurmaktadır (Darkwah & Everton, 2023).


Ayrıca, AES her ne kadar egemenlik iddiasında bulunuyor olsa da, Rusya gibi alternatif güçlere bağımlılığı, gerçek bir özerklikten ziyade bağımlılığın yön değiştirdiğine işaret etmektedir. Eleştirmenlere göre, dış aktörler—kökeni ne olursa olsun—çoğu zaman yerel halkın değil, kendi stratejik çıkarlarının peşinden gitmektedir.


Eleştirel Değerlendirme ve Kişisel Görüş

Askerî rejimler kısa vadeli istikrar ve sembolik zaferler sağlayabilir; ancak kapsayıcı ve hesap verebilir yönetişimin sürdürülebilir bir alternatifi değildir. Sahel’deki darbeler, post-kolonyal demokratik modellerin kalkınma ve güvenlik sağlama konusundaki yetersizliğini gözler önüne sermektedir—ancak bu darbeler romantize edilmemelidir.


Sahel İttifakı, bölgesel dayanışma açısından umut verici görünse de, yalnızca askerîleştirmeye dayalı bir yapıdan sıyrılarak ekonomik bütünleşme, kurumsal reform ve sivil katılımı esas alan bir yönelime geçmek zorundadır. İttifakın gelecekteki meşruiyeti, halk tabanlı bir dönüşüm aracına evrilip evrilemeyeceğine bağlıdır—aksi takdirde, ECOWAS ve Afrika Birliği’nin başarısızlıklarını tekrar etme riski bulunmaktadır.


Dış aktörlerin bölgedeki müdahil yaklaşımlarını yeniden değerlendirmesi gerekmektedir. Yukarıdan aşağıya dayatmalar yerine, yerelden beslenen girişimler desteklenmeli; eğitim ve altyapı öncelik haline getirilmeli ve Sahel ülkelerinin egemenliğine saygı gösterilmelidir. Aksi takdirde, bölge sürekli bir isyan, baskı ve karşı reaksiyon döngüsü içinde kalmaya devam edecektir.


ree

Sonuç

Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki askerî darbeler yalnızca münferit güç gaspı olayları değildir; bunlar, başarısız yönetişim, dışa bağımlılık ve yerine getirilemeyen bağımsızlık vaatleriyle ilintili daha derin bir yapısal çöküşün belirtileridir. Darbe sonrası yaşanan dış ilişkilerdeki yön değişiklikleri, Sahel’in post-kolonyal zincirlerinden kurtulmaya yönelik güçlü bir egemenlik ve onur arzusunu yansıtmaktadır.


Ne var ki, gerçek özgürlük askerî üniformalar ve milliyetçi sloganlardan daha fazlasını gerektirmektedir. İşleyen kurumlar, şeffaf yönetişim yapıları ve insan gelişimine yapılan yatırımlar olmadan kalıcı değişim mümkün değildir. Sahel şu anda bir kavşakta durmaktadır: ya yeni bir Panafrikacı geleceğin umut ışığı olacak ya da askerîleştirilmiş bir durgunluk döngüsüne geri dönecektir.


Kaynakça

Bamidele, O. (2016). Roles of the economic community of West African states in the struggle against insurgencies in Mali and Nigeria: A critical review. Eastern Africa Social Science Research Review. https://muse.jhu.edu/pub/100/article/633457/

Chidozie, F. C., Osimen, G. U., & Newo, O. A. (2024). Domesticating the Global War on Terrorism in West Africa: Implications for Sub-Regional Security. Revista de Gestão. https://www.researchgate.net/publication/381379500

Darkwah, E. B., & Everton, S. F. (2023). Escalation of Islamist Insurgency in West Africa: Preventing the Spread. Defense Technical Information Center. https://apps.dtic.mil/sti/trecms/pdf/AD1224982.pdf

Fais, M. (2024). Terrorist and Armed Groups Threats in the Sahel: A Comprehensive Analysis Based on Local Perspectives. ResearchGate. https://www.researchgate.net/publication/392654301

Haruna, A. I. (2022). The Rising Trends of Violent Extremism in West Africa: A Threat to Regional Security. Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Dergisi. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2565010

Kazeem, O. S. (2024). Dynamics of Conflict in the Sahel: Mali, Burkina Faso, and Niger. Fuoye Journal of Criminology and Security Studies. https://fjcss.fuoye.edu.ng/index.php/fjcss/article/view/132

Nzima, D., Aliyu, M., Aki, H. M., & Moyo, G. (2025). Resurgence of Coups and Anti-French Sentiments in West Africa: A Review. Springer. https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-3-031-83868-2_17

Ojewale, O. (2024). Geopolitics and Terrorism in West Africa. Springer. https://link.springer.com/content/pdf/10.1007/978-3-031-25399-7_40-1.pdf

 

Yorumlar


©2025, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) resmi sitesidir. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page