Etiyopya’nın İç Çatışması, Yerinden Edilmeler ve Güvenlik Sorunları: Sosyoekonomik ve Siyasal Bir Perspektif
- Adem Aman Shibu

- 2 Eyl
- 7 dakikada okunur

Giriş
Etiyopya siyaseti, 1960’lı yılların ortalarından günümüze kadar önemli dalgalanmalar yaşamaktadır. Etiyopya’nın sosyal sözleşmesi, yöntemleri ve yaklaşımlarının Başbakan Abiy Ahmed’in Nisan 2018’de göreve gelmesiyle birlikte yeni bir döneme girdiği varsayılmaktadır; bu dönem, önceki rejimlerden oldukça farklı nitelikler taşımaktadır. Abiy Ahmed’in iktidara gelişi, demokratik bir devlet vaadi ve potansiyeli sunmuş; bu da Etiyopya’nın siyasal yapısında büyük bir dönüşümü beraberinde getirmiştir. Bu dönüşüm, sosyoekonomik ve finansal sektörlerde daha fazla açıklık ve reform çabaları ile desteklenmiştir. Ancak bu değişim süreci, çeşitli reform girişimlerinin karşılaştığı muhalefet ve zorluklarla birlikte ilerlemektedir. Ne yazık ki, önceki rejimlerde olduğu gibi, Abiy Ahmed’in liderliğinde de iç çatışmalar ve kitlesel yerinden edilmeler yaşanmıştır.
Diğer yandan, Başbakan, “Medemer” (yani sinerji) vizyonu doğrultusunda “Refah Partisi” (Prosperity Party) adında yeni bir siyasi parti kurmuştur. Önceki üç partili EPRDF koalisyonu, Başbakan’ın liderliğinde bu vizyonu gerçekleştirmek üzere tek bir çatı altında birleşmiştir. Bu yeni partinin kurulmasıyla birlikte bazı gruplar buna tepki göstermiş, bu da ülke genelinde isyanların patlak vermesine ve gerilimin artmasına neden olmuştur.
Sonuç olarak, bu isyanlar daha da güçlenmiş ve Tigray, Oromiya ve Amhara bölgelerinde ciddi insani krizler, kitlesel yerinden edilmeler ve kötüleşen sosyoekonomik durumlar yaşanmasına neden olmuştur. İsyancı gruplar, hükümetin desantralize edilmiş federal bir sistemden merkeziyetçi ve otoriter bir modele geçiş yaptığını iddia etmektedir. Bu değişim, daha önce federal yapı kapsamında sahip oldukları bölgesel özerkliği ve hakları sınırlamış, bu da artan baskılara rağmen bu hakları koruma çabalarını tetiklemiştir. Bu bağlamda, fraksiyonlar ile federal hükümet arasındaki süregelen mücadele, Etiyopya’nın kırılgan yapısını ortaya koymakta; ülkeyi şiddetli çatışmalara ve ekonomik çöküşe açık hale getirmektedir. Bu makale, ülkedeki mevcut iç çatışmaları ve güvenlik sorunlarını sosyoekonomik ve siyasal etkiler çerçevesinde tartışmayı amaçlamaktadır.

Sosyoekonomik Reformlar ve Yapısal Gerilimler
Başbakan Abiy Ahmed (Dr.), reformcu bir tutumla görevine başlamıştır: siyasi mahkumların (örneğin gazeteciler ve muhalefet partileri) serbest bırakılması, medya alanlarının açılması ve kamuya ait çeşitli işletmelerin özelleştirilmesi planlarının başlatılması gibi adımlar atmıştır. Bu bağlamda, hükümeti, telekomünikasyon ve finans gibi kilit sektörleri serbestleştirmeye çalışarak doğrudan yabancı yatırımları ve yerel yatırımcıları cezbetmeyi hedeflemiş ve devlet odaklı büyüme modelinden piyasa odaklı bir sisteme geçiş sağlamayı amaçlamıştır.
Bununla birlikte, bazı muhalif partiler ve bireyler, Başbakanın yönetim tarzının merkeziyetçi reformları öne çıkardığını iddia etmektedir. Bu gruba göre, bu yaklaşım, önceki rejim döneminde oluşan sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesinde başarısız olunmasına neden olmakta; federal sistemin sağladığı özyönetim ve bölgesel özerklik haklarını bertaraf etmektedir. Hükümet ile isyancı gruplar arasındaki benzer çatışmalar, iç çatışmaların, siyasi güvensizliğin ve ekonomik istikrarsızlığın artmasıyla büyük nüfus hareketlerine, can kayıplarına ve kitlesel felaketlere yol açmıştır.
Tigray ve Oromiya gibi bölgelerde iç çatışmalar ve isyanlar artış göstermiştir. Takiben, çatışma Amhara bölgesine yayılmıştır. Bu çeşitli bölgelerdeki isyanlar, gerilimi ciddi şekilde artırmakta, hızla siyasal şiddete dönüşmekte; yatırımları durdurmakta ve büyüme için kritik altyapılara zarar vermektedir. Nihayetinde, toplumun iç çatışma ve yerinden edilmesi, gıda güvenliğinde büyük bir boşluk yaratmakta; sağlık hizmetlerinin sekteye uğramasına, eğitim sisteminin çökmesine ve genel olarak kötü yönetişime yol açmaktadır.
Ayrıca, yüksek enflasyon, döviz kuru üzerinden yaşanan ciddi değer kaybı (birr-dolar paritesi), temel tüketim mallarının fiyatlarının hızla yükselmesi gibi etkenler, milyonlarca Etiyopyalı için hayatı zorlaştırmakta ve katlanılamaz hale getirmektedir.
Yerinden Edilme ve İnsani Kriz
2024 yılı itibariyle Etiyopya’nın, dünyadaki en yüksek sayıda yerinden edilmiş kişiye (IDPs) sahip ülkelerden biri olduğu rapor edilmiştir; bu sayı 4,5 milyonu aşmaktadır. Bu kişiler, Tigray çatışması, Oromiya ve Somali bölgelerinden kaçan kentsel ve kırsal nüfusları kapsamaktadır. Amhara-Fano isyanı ile Gambella ve Benishangul-Gumuz’daki toplumsal şiddet olaylarının da bu rakama eklenmiş olması muhtemeldir.
Yerinden edilme, geçim kaynaklarının kaybı, açlık, temiz su ve gıda arayışına giren devasa nüfus, zarar gören okullar ve yaklaşık 9 milyon çocuğun eğitiminin sekteye uğraması, şehirlerin aşırı yüklenmesi gibi büyük sosyoekonomik sonuçlar doğurmaktadır.
Tanıkların aktardığına göre, hükümetin insani ihtiyaçlara yanıt verme kapasitesi sınırlı kalmaktadır. Bu koşullarda, birçok kamp temel hijyen, sağlık ve gıda hizmetlerinden yoksundur. İnsani müdahaleler parçalı ve yetersiz fonlanmış durumdadır; bürokratik engeller ise yardımların ulaştırılmasını daha da zorlaştırmaktadır.
Günümüzde milisler ve isyancı grupların, destekçileri oldukları gerekçesiyle sivilleri ailelerinin, akrabalarının veya çevredekilerin gözü önünde vahşice öldürmesi sıradan bir hale gelmiştir. Bu durum, hukuk devletinin ciddi şekilde çöktüğünü ve genel olarak kanunsuzluğun yaygınlaştığını gözler önüne sermektedir.

Genç İşsizliği ve Radikalleşme
Etiyopya nüfusunun %70’inden fazlası 30 yaşın altındadır. Genç işsizliği, ülke genelinde %25 olarak tahmin edilmekte ve çatışma bölgelerinde bu oran daha da artmaktadır. Fırsat eksikliği ve siyasi hayal kırıklığı, özellikle üniversite mezunları ve işsiz gençler arasında TDF, Fano ve OLA gibi silahlı gruplara katılımı artırmaktadır. Bu gruplar, genç bireylere ataerkil kimliklerini koruma, kabul görme ve siyasal fikirlerini ifade edebilme imkânı sundukları iddiasıyla cazip hale gelmektedir.
Sonuç olarak, radikalleşme, şiddet ve baskı döngüsü sürmekte; ülkenin ekonomik toparlanması ve sosyal birliğini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını ciddi şekilde engellemekte ve gelecek nesiller için barışçıl bir sosyal sözleşme inşa etmeyi zorlaştırmaktadır.
Halkın Memnuniyetsizliği ve Kırılgan Kurumlar
Hükümetin sık sık olağanüstü hâl ilan etmesi, orduya denetimsiz yetkiler kazandırmakta ve muhalefeti bastırmaktadır; bu da kamu güveninin ciddi şekilde zedelenmesine neden olmaktadır. Zamanla medya sansürü, gazetecilerin tutuklanması ve internet kesintileri gibi uygulamalar sivil katılımı büyük ölçüde sınırlamaktadır. Sonuç olarak, mahkemelerin yetki kullanımı ve polis kurumlarının işlevi gibi birçok kurum kırılgan hale gelmiş ve işlevlerini gerektiği şekilde yerine getirememektedir.
2022 yılında başlatılan ulusal diyalog girişimi, toplumsal uzlaşı oluşturma potansiyeli taşımaktaydı; ancak çeşitli muhalefet grupları, sivil toplum kuruluşları ve diaspora toplulukları, sürecin kapsayıcı ve şeffaf olmadığını öne sürerek girişimi eleştirmiştir. Bu nedenle, birçok muhalefet grubu bu girişimi boykot etmiş; girişimin tepeden inme, hükümet kontrolünde ve meşruiyetten yoksun olduğunu savunmuştur. Sosyoekonomik açıdan bakıldığında, kapsayıcı yönetişimin yokluğu, devlet kurumlarına olan güveni azaltmakta ve yerel ile diaspora yatırımını caydırmaktadır.

Makroekonomik İstikrarsızlık ve Borç Yükü
Etiyopya’nın 2023–2024 yıllarına ait borcun GSYİH’ye oranı, iç borç veya dış borca göre değişmekle birlikte %50 ile %56 arasında değişmektedir. Mevcut tablo, güçlü istatistiksel verilerle desteklenerek, Etiyopya’nın borç/GSYİH oranının 2025 yılı itibarıyla %60’ı aşacağını göstermektedir. Yol altyapısına yapılan yatırımlar, gayrimenkul gibi sanayi kollarının inşası ve turizm destinasyonlarının yapılandırılması, gelişmekte olan ekonomiler için hayati öneme sahip bulunmaktadır. Bu yatırımların kentsel ve kırsal sektörler arasında dengeli bir şekilde dağılması, yüksek etkili sektörlere ve çözüm odaklı yaklaşımlara yönelmesi gerekmektedir. Etiyopya’da, Addis Ababa’da gökdelenler, büyük ölçekli koridor geliştirme projeleri ve çeşitli turistik destinasyonların inşası sürmektedir; bu koridor geliştirmeleri ülke genelinde şehirleri birbirine bağlayan bazı otoyollara kadar genişlemektedir. Bu tür ortaya çıkan projeler ekonominin gelişimi için hayati önemde olsa da, kısa vadede yoksul ve dezavantajlı grupların yaşam koşullarını iyileştirmemektedir. Bu kesimler, her geçen gün daha da kötüleşen ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Çeşitli gruplar, bu projelerin özellikle sanayi ve üretim sektörleri ile iş yaratımı, tarım-sanayi ve hizmet sektörlerindeki işsizlik sorunlarını çözmeye yönelik alanlarda önceliklendirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Günümüzde ekonomik büyüme; çatışmaların etkisi, ithalat ve ihracat arasındaki dengesizlik ve merkez bankasının 2024 Temmuz ayından itibaren döviz kuru üzerindeki tam kontrol politikasından piyasa temelli, dalgalı döviz kuru rejimine geçmesiyle birlikte değer kaybeden birr nedeniyle zorlaşmaktadır. Dövizle ilgili sorunlara çözüm olarak hükümet, IMF ve Dünya Bankası ile görüşmeler yürüterek, ülkenin kendi geliştirdiği ekonomik büyüme politikasıyla uyumlu şekilde ek döviz akışları ve borçlanma olanakları sağlamaya çalışmaktadır. Ancak, siyasi istikrarsızlık ve yüksek enflasyon ekonomiyi olumsuz etkilemekte, gıda, yakıt ve diğer temel ihtiyaçların fiyatlarındaki artışla mücadele eden sıradan vatandaşlar için hayatı giderek zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, bütçe açığı genişlemiş, hükümet merkez bankası finansmanına başvurmak zorunda kalmış ve bu durum enflasyonu körüklemiştir. Kamu sektöründeki maaşlar reel anlamda değer kaybetmiş, bu da öğretmenler ve sağlık çalışanları gibi kamu görevlilerinin daha iyi ücret talepleriyle grev ve protestolara yönelmesine neden olmuştur. Bu talepler arasında barınma, gıda, ulaşım ve çocukların eğitimi gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına yetecek maaş artışları yer almaktadır.
Ne yazık ki, Afrika’da bazı üst düzey yetkililer ve yatırımcı grupları, yoksulluğun veya dezavantajlı toplumların durumunun kişisel tercih ya da kaderin bir sonucu olduğuna inanmaktadır. Oysaki bir dezavantajlı grubun yoksulluk yaşamasının nedenleri çoğunlukla, sömürge dönemindeki tarihsel deneyimlerle şekillenen zihniyetten ve kültürel etkilerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca farkındalık eksikliği, bireylerin daha iyi fırsatları arama kapasitelerini sınırlamakta; bu da onları, büyük ölçüde bilgi asimetrisi nedeniyle iş insanlarına kıyasla bu yolları daha az aktif bir şekilde takip etmeye yöneltmektedir. Dahası, geçmişten bugüne dezavantajlı halklar sıklıkla marjinalleştirilmiş, sistematik baskıya maruz kalmış ve bu durum yapısal yolsuzluk ve zayıf yönetişimle birleşerek yoksulluk üretmiştir. Diğer bir ifadeyle, mevcut politika, düzenleme ve kurumsal yapılar, elverişli bir ortam yaratmada başarısız olursa; kalkınma odaklı sanayi sektörleri genişletilmez ve bu projeler bireyler veya topluluklar nezdinde toplumsal faydaya dönüşmezse; yenilikçilik ve yaratıcılık altyapıları desteklenmez ve girişimcilik faaliyetleri teşvik edilmezse, genel ilerlemeye zarar verecektir.

Sonuç
Bu nedenle, mevcut ve sürekli süregelen sosyo-ekonomik ve politik çatışma kökenlerinin çözülmesi için Etiyopya’nın kapsamlı ve kapsayıcı bir toparlanma stratejisi izlemesi gerekmektedir. Bu strateji, silahlı gruplar, sivil toplum ve diğer paydaşların temsilcilerini de içeren, kapsayıcı ve samimi bir diyalog temelinde barış inşası çabalarına dayandırılmalıdır. Öncelikle, insani yardımların çatışma bölgelerine ulaştırılmasında engel teşkil eden rejim ile isyancılar arasındaki bürokratik ve askeri bariyerlerin kaldırılması gerekmektedir. Bu tür cesur adımlar, ülke genelinde ve bölgesel yönetimlerde, merkezi denetim altında yerel kalkınmanın yönetimini sağlayan adem-i merkeziyetçi ekonomik planlamayı mümkün kılmayı hedeflemektedir. Ayrıca, mesleki eğitimlerin genişletilmesi, kamu işleri ve özel sektör iş yaratımıyla uyumlu olarak kırsal ve kentsel alanlarda mikrofinans gibi sosyal finansman araçlarının geliştirilmesi yoluyla işsiz gençlerin istihdam programlarıyla sisteme dahil edilmesi kritik önemdedir. Son olarak, diaspora havalelerinin ve yeteneklerinin yeniden yapılanma sürecinde öncelikli olarak kullanılması gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, adil yardım planlaması ve ekonomik iyileşme için barış inşasında her iki cinsiyetin eşit katılımı sağlanmalıdır.
Şu anda Etiyopya, rejim değişimi sürecinde karmaşık bir krizden geçmesine rağmen önemli bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Başbakan Abiy Ahmed liderliğinde ülke, siyasi alanı muhaliflere de açarak demokratikleşme sürecini başlatmış ve büyük bir umutla ekonomik kalkınma hedeflerine yönelmiştir. Ancak daha sonra yaşanan iç çatışmalar, sadece siyasi değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik bir krizle derinleşmiş, büyük bir yerinden edilme ve insani krizle sonuçlanmıştır. Bu yaygın yerinden edilme, yüksek işsizlik oranı, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin derinleşmesi ve kurumsal zayıflık gibi unsurlar, şiddet ve baskı döngülerini beslemektedir. Dolayısıyla barış ve ilerlemenin sağlanabilmesi için iyi yönetişimin tesisi ve herhangi bir siyasi otoritenin müdahalesinden bağımsız şekilde işleyen güçlü kurumların inşası şarttır. Ülkede yeni gelişmeleri destekleyerek etkili çok taraflılığı güçlendirmek adına bu gereklidir. Bunun için yukarıdan aşağıya dayatmalar yerine kapsayıcılığı önceleyen samimi değişimlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu değişim, Etiyopya’nın farklı toplumsal kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerine duyarlı süreçleri içermeli, ancak bu şekilde birleşik ve müreffeh bir Etiyopya vizyonu hayata geçirilebilecektir.
Kaynakça
Conflict in Ethiopia: https://www.cfr.org/global-conflict-tracker/conflict/conflict-ethiopia
Rising Tensions in Tigray Risk Regional Conflict: https://africacenter.org/spotlight/rising-tensions-tigray/
Underlying Causes of Conflict in Ethiopia: Historical, Political, and Institutional?, https://www.researchgate.net/publication/358181925_Underlying_Causes_of_Conflict_in_Ethiopia_Historical_Political_and_Institutional
The Silent Conflict: What Is Really Happening in Oromia?: https://www.thereporterethiopia.com/45060/
After drought, famine and war, ethnic conflict now plagues Ethiopia: https://www.economist.com/graphic-detail/2019/05/14/after-drought-famine-and-war-ethnic-conflict-now-plagues-ethiopia
Ethiopia: Internal Displacement Overview (as of June 2024): https://www.unocha.org/publications/report/ethiopia/ethiopia-internal-displacement-overview-june-2024
IMF Executive Board Completes Third Review under the Extended Credit Facility (ECF) Arrangement for Ethiopia and Concludes the 2025 Article IV Consultation:










Yorumlar