Ramazan ayının son haftalarından itibaren, Addis Ababa'yı tamamen çevreleyen ve yeni kurulan Shaggar şehrinde camilerin yıkıldığına dair rahatsız edici haberler yayılmaya başladı. Etiyopyalı Müslümanları alarma geçiren ve hızla yayılan haberlerin ardından, şehir yönetimine gerekli Müslüman yetkililer tarafından derhal başvuruda bulunuldu. Başvuruda sağlıklı bir açıklama yapılması ve tek taraflı tedbirlerin durdurulması talep edildi. Ancak, bu durum beklenmedik ve tamamen cahilce bir görmezden gelmeyle sonuçlandı ve camilerin her durumda yıkılması tehdidi açıkça ortaya konuldu.
Şehir yönetimi, camileri kutsal mülklerine saygı göstermeksizin harabe haline getirmeye yoğunlaştı. Camide bulunan kutsal ve değerli eşyaları toplamak için, düzenli ibadetlere izin verilmedi. Bu amaçla, Müslümanların kendi camilerine girmelerine izin verilmedi ve kutsal ve değerli eşyaların hepsine el konuldu ve götürüldü. Bu acımasız eylemin en acı tarafı ise Kur'an-ı Kerim'e yapılan saygısızlıktı. Bu durum, Müslümanların öfkesini daha da arttırarak şehir içinde ve çevresinde küçük çaplı barışçıl protestolara yol açtı.
İtirazlarının reddedilmesine rağmen Müslüman liderler, camilerin yasadışı yıkımlarının durdurulması konusunda yetkililere ulaşmaya çalışmaya devam ettiler ve medeni bir tartışma yapılması konusunda ısrar ettiler. Etiyopyalı Müslümanların çözüm bulma çabasında son olarak yaptığı girişim, Oromia Bölgesel hükümetine ve federal hükümetin Başbakanlık Ofisi'ne resmi mektuplar göndermekten ibaretti. Beklenen yanıtın gelmemesiyle Müslümanlar, camilerinin yasadışı yıkımının daha da tırmanmasıyla karşı karşıya kaldılar ve 26 Mayıs’ta Etiyopyalı Müslümanların ülke genelinde gerçekleştirdiği büyük ölçekli protestolar patlak verdi. Rapora göre, yıkılan cami sayısı 20'nin üzerine çıktı ve Müslümanlar ilk kez bu kadar büyük bir kitleyle yasadışı eyleme karşı protesto düzenledi. Protesto tamamen barışçıl bir şekilde gerçekleşirken, güvenlik güçleri masum kalabalığa ateş açtı ve Addis Ababa'da iki Etiyopyalı Müslüman'ı öldürdü, birkaç kişiyi de yaraladı.
Protesto, 2 Haziran 2023 tarihinde ikinci kez devam etti ve güvenlik güçleri üç Etiyopyalı Müslüman'ı öldürdü ve onlarca kişiyi yaraladı. TPLF egemenliğindeki EPRDF hükümetinin devrilmesine yol açan 2011-2018 Etiyopyalı Müslüman barışçıl hareketini anımsatan bu protestolar karşısında zorlanan Oromia Bölgesel Hükümeti, ilk kez açık bir diyalog için Müslüman liderlerle bir araya geldi. İkili görüşme, umut verici bir çözümle sonuçlandı.
Shaggar Şehrindeki Cami Yıkımı İle İlgili Tartışma
Geçtiğimiz günlerde şehir yönetimi, kabul edilemez yıkımları meşrulaştırmak için camilerin yasadışı olduğunu iddia etti. Camilerin sözde şehrin imar planına uygun olmadığını ve kaldırılması gerektiğini söylemeye devam etti. Bu, Etiyopyalı Müslümanların öne sürdüğü üç sağlam argümana aykırıdır.
Öncelikle, Shaggar Şehri'ndeki camiler yasal bir sorun nedeniyle yıkılıyorsa, o zaman Etiyopya'da neredeyse tüm camiler yıkılacak ve bu da Etiyopyalı Müslümanların Cami sahibi olma hakkından tamamen mahrum bırakılmasına yol açacaktır. Genel anlamıyla, Etiyopya'da, kiliselerin yapıldığı yasal prosedürlere tamamen uygun olan hiçbir cami mevcut değildir. Müslümanların inşa ettiği camilerin yasallaşma süreci hep daha sonra gerçekleşmiş, Müslümanlar ise ayrımcı bürokrasiye karşı verdikleri zorlu mücadelenin ardından bu camileri kullanmışlardır. Dolayısıyla camileri yıkmak için yasadışı gerekçeler öne sürmek, aynı prosedürel ayrımcılığın şiddetli bir uzantısıdır ve kabul edilemez.
İkinci olarak, Shaggar Şehri'nin uygulamaları, anlayışsız, cahil ve şiddet içerikli olduğu kadar egoisttir. Müslümanları ikna etmek için ne istişare ne de müzakere yapılmıştır. Aslında, camilerinin uygunsuz bir şekilde yıkılmasından zarar gören ilk ve tek mağdurun Müslümanlar olduğu söylenmektedir. Henüz, Shaggar Şehrindeki Hıristiyan vatandaşlara da aynı kötü muamelenin yapıldığını gösteren başka bir rapor ortaya çıkmamıştır. Müslümanlar bu yasadışı uygulamaya itiraz ettiklerinde, hükümetin kalkınma çabalarına destek vermemekle suçlanmışlardır.
Üçüncüsü ama en önemlisine gelince; yetkililerin sağır edici sessizliği ve dostane çözümler için yapılan barışçıl çağrılara rağmen verilen şiddetli yanıt, Müslümanları yıkımların belirli bir dinin teşvik edilmesiyle ilgili olduğunu düşünmeye zorladı. Bu, genel olarak Oromia Bölgesi ve özellikle Shaggar Şehri'nin, Müslümanları dışlayan, sadece tek bir dine dayanan bir siyasi yapıyı teşvik ettiği kamuoyu bilgisine uygun düşmektedir. İstatistikler, Etiyopya'daki Oromio Ulusunun çoğunluğunu açık ara farkla Müslümanların oluşturduğunu göstermektedir. Yakın zamanda yayınlanan bir belge, Shaggar Şehri'nin tüm güç çemberinde tek bir Müslüman olmadığını göstermektedir. Bu nedenle Etiyopyalı Müslümanlar; şehrin, bölgedeki camilerin ortadan kaldırılmasının ana planın düzeltilmesiyle ilgili olduğu argümanını anlamakta zorlanıyor.
Cami: Müslümanlar Zulmün Temel Göstergesi
Camilerle ilgili karışıklıklar, Etiyopyalı Müslümanları rahatsız eden tarihi bir sorunu oluşturur. Etiyopyalı Müslümanlar ülkelerinde cami inşa etme konusunda çeşitli zorluklar yaşadı ve hala yaşamakta. Etiyopyalı Müslümanlar için camilere sahip olmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Müslümanlara toprak verilmemesi, Etiyopya Devletini yöneten Hıristiyan hükümdarlar tarafından Etiyopyalı Müslümanlara baskı uygulamak için önemli bir araçtır. Müslümanlar, camilerini inşa etmek için ortaya koydukları sorularla bağlantılı olarak her türlü zararı yaşadılar. Bu nedenle, yarısı Müslüman olan 120 milyon nüfuslu bir ülkede Etiyopyalı Müslümanların tarihi ve zarafeti kadar büyük tek bir cami bile yoktur. Addis Ababa'daki Büyük Enver Camii, İtalya'nın 1920'lerdeki kısa süreli işgali sırasında İtalyanların oynadığı koruyucu rolle inşa edildi.
Hristiyan egemen hükümetler, başkent Addis Ababa ve Etiyopya genelinde uygun büyüklükte araziye sahip olan gösterişli kiliselerin aksine, Müslümanların cami inşa etmelerine asla izin vermemiştir.
Müslümanlar, hem nüfus hem de mali kapasiteleri açısından güçlendikçe, ya kendi şahıs arazilerinde ya da vatandaşlardan satın alınan araziler üzerine küçük çaplı camiler inşa etmeye başladılar. Ardından da en zorlu prosedür olan bunların yasallaştırılması geldi. Sadece son üç ila dört yılda, Addis Ababa'daki birkaç camiye yasallıklarını sağlayan belgeler verildi. Büyük ölçüde Hristiyanlar tarafından büyük ölçüde işgal edilen bürokrasi, cami inşa etmek veya onları yasallaştırmak için arazi tahsis etme sürecini neredeyse imkansız hale getirmek için sıkı çalışmaktadır.
Etiyopyalı Müslümanların Tepkisinin Kapsamı
Etiyopya'nın siyasi kültürü, kimlik temelinde siyaset söylemlerini yansıtmaktadır. Bu nedenle, tarihsel açıklamalara dayanan kimlik siyaseti, Etiyopya'nın mevcut anayasa tarafından güvence altına alınan mevcut siyasi yönelimlerini tanımlamaktadır. Etiyopya yönetiminin önemli bir kesimi, öncelikle bir veya diğer ulus-altı yönetime ait bir grup olarak tanımlanmaktadır. Etiyopya'da 1991 sonrası dönemde kendini önce Oromo, sonra Etiyopyalı olarak tanımlayan bir vatandaş görmek olağan bir durumdur. Bazıları bunun vatandaşların dinlere olan bağlılığını zayıflattığını savunuyor. Etiyopyalı Müslümanların durumu, bu görüşü birkaç kez çürütmüştür. Sheger şehri camii yıkımı bu noktada iyi bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Etiyopyalı Müslümanlar, milliyetçilik duygusu üzerinden bölünmüş olmalarına rağmen, ortak bir amaç etrafında hızla birleşmektedir. Bu, siyasetçilerin Müslümanları bölmeye yönelik çabalarına karşıdır. Oromo milliyetçileri tarafından Oromo Müslümanlarını kendi hükümetlerine itiraz etmemeleri ve yıkılan Camilerin Oromolara ait olmadığı ve yasadışı olduğu yönünde artan bir çağrı vardı. Ancak bu çağrı bariz bir şekilde başarısız oldu. Etiyopyalı Müslümanların gösterdiği tepkinin kapsamı beklentilere meydan okudu ve Oromo Etiyopyalı Müslümanların oldukça önemli bir rol oynadığı kapsayıcı kaldı.
Bir Bakış Açısı: Abiy Hükümeti ve Etiyopyalı Müslümanların İlişkisi
Etiyopyalı Müslümanların 2011'in sonlarından 2018'e kadar yürüttüğü önde gelen barışçıl hareket, Abiy hükümetini ortaya çıkardı. Abiy göreve geldikten sonra Etiyopyalı Müslümanların çok faydalandığı hızlı popüler reformlara başvurdu. Bu nedenle Müslümanlar, Etiyopya Devleti'nin en üst makamının ilk kez Müslüman dostu bir lider olan Abiy Ahmed tarafından elde edildiğini hissettiler.
Her şey, terör yasaları uyarınca altı yıldan fazla bir süredir hapiste tutulan Müslüman liderlerin serbest bırakılmasıyla başladı. Bu durum, Etiyopya İslam İşleri Yüksek Konseyi'nin (Majlis olarak da bilinir) yasal olarak parlamento kararıyla yasallaştırılması da dahil olmak üzere bağlayıcı yasalarla desteklenen bir dizi reformu beraberinde getirdi. Bu, 2018 yılına kadar gerçekleşmeyen bir durumu, Etiyopyalı Müslümanları diğer dini kesimlerle yasal olarak eşitlenmesini sağladı. Önemli değişiklikler arasında faizsiz finans ve bankacılık sistemine izin verilmesi de yer alır. Bu sistem, kapsayıcı finansal ve ekonomik politikaları tanıtmayı hedefleyen ve Etiyopyalı Müslümanların ana hedef kitlesi olan bir sistemdir. Halihazırda, faizsiz sistem prensiplerine göre faaliyet gösteren dört tam teşekküllü banka bulunmaktadır ve en büyük banka olan Etiyopya Ticaret Bankası da dahil olmak üzere diğer 40'tan fazla geleneksel banka ya şube ya da pencere sistemine sahiptir.
Despite the ban to establish political parties on the basis of any religion, the Abiy government opened up the political sphere to all segments of societies in Ethiopia. Largely Muslim-majority regions were systematically sidelined over the last 27 years not to play a fairly equal role in Ethiopian politics. That has changed now and Muslims occupy key decision-making positions enabling them to contribute their best to their societies and the country in general.
Herhangi bir dini temel alarak siyasi parti kurma yasağına rağmen, Abiy hükümeti bu tip bir siyasi alanı toplumun tüm kesimlerine açmıştır. Etiyopya'da büyük ölçüde Müslüman çoğunluğa sahip bölgeler son 27 yılda sistematik olarak dışlanmış ve Etiyopya siyasetinde adil bir rol oynamamıştır. Ancak artık bu durum değişmiştir. Müslümanlar, toplumlarına ve ülkeye en iyi katkıyı sağlamak için önemli karar alma pozisyonlarına sahiptir.
Bu tür anayasal güvence altına alınmış siyasi oluşumlar, birbiriyle ilişkili iki hedefe ulaşmayı garanti eder. Bir yandan Etiyopya siyası yapısının gerçek yüzünü temsil eder. Öte yandan, ülke sakinlerinin siyasi ihtiyaçlarının etkili bir şekilde yanıtlanmasıyla, ülke birliğinin sürdürülebilirliğini sağlar.
Abiy hükmeti; iktidar dönemi boyunca, siyasi kurumu koruma ve teşvik etme konusunda nispeten istikrarlı bir yol izlediği sürece, Etiyopyalı Müslümanlar düzeltilebilir usulsüzlükleri tolere etmeye çalışırlar. Bu nedenle, Shaggar Şehrinden kaynaklanan mevcut kızgınlık, daha geniş Etiyopyalı Müslümanların Abiy'e karşı sürdürdüğü oldukça olumlu bakış açısına zarar vermek için çok küçük görülebilir.
Comments