Dr. Ensar Küçükaltan: Sayın Büyükelçi, bugün bize katıldığınız için teşekkür ederiz. Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi'nde sizinle bir araya gelmek bizim için bir zevk ve onurdur. Bildiğiniz gibi Etiyopya ve özellikle TPLF Tigray sorunu geçen yıl ve 2020 yılında kıtanın en sıcak konularından biriydi. Ama biz, konuya dair bazıları yanlış olabilecek bilgileri çoğunlukla Batı medyasından ediniyoruz. Bu yüzden sahadan bilgi almak önemli. Etiyopya krizindeki mevcut durumu kısaca anlatır mısınız?
Etiyopya Federal Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Adem Mohamed Mahmud: Beni ağırladığınız için çok teşekkür ederim. Buradaki desteğiniz için gerçekten minnettarız.
Az önce bahsettiğiniz gibi, kuzey Etiyopya'daki anlaşmazlık gerçekten zor. Etiyopya hiçbir yerde bir anlaşmazlığı gerçekten hak etmiyordu. Ama ne yazık ki 2020’den beri Etiyopya'nın kuzeyinde bir anlaşmazlık var. Biliyorsunuz bu anlaşmazlık, TPLF’nin 20 yıldır halkını ve ülkesini her türlü işgal kuvvetinden korumak ve savunmak için görev yapan Etiyopya Savunma Kuvvetleri'ne saldırması ile başladı. Aslında bu, kendi ordusu adına bu kötü saldırıdan sorumlu olması gereken TPLF için tarihin en büyük hatalarından biri olabilir. Ama aslında anlaşmazlığın sebebini bu saldırının ötesinde anlamakta fayda var. TPLF, bildiğiniz gibi, yaklaşık 27 yıldan fazla bir süredir iktidardaydı. İktidara geldiler ve tepenin gücünü kontrol eden baskın figür oldular. Biliyorsunuz, daha önce hükümete bir kızgınlık vardı. İnsanlar ülkede daha iyi bir siyasi alan, özgürlük ve ekonomik kalkınma talep etmeye başladılar. Hızlı ve adil kalkınma. Yalnızca hızlı değil, aynı zamanda adil bir kalkınma.
Bildiğiniz gibi, bazı hükümet güvenliği veya silahları veya partileri reforme edilmelidir. Tarafsız olmak zorundaydılar. Sadece bir partiye bağlı olmaktan ziyade, Etiyopya halkına hizmet vermek zorundaydılar. Adalet, ulusal güvenlik ve savunma ve diğer kurumların da reforme edilmesi gerekiyordu. Bundan sonra reform gündemi ciddiydi. İnsanlar EPRDF'den bu görevi ve sorumluluğu yerine getirmesini talep etmeye başlamıştı. Ancak o zamanlar EPRDF veya TPLF, halkın talebine karşı tüm nüfusu dinlemeye hazır değildi. Böylece Etiyopyalıların çoğu bu hükümete karşı durmaya başladı. Yani ülkeyi yöneten ana siyasi parti EPRDF, bu değişiklik gelmeden birçok seçimi kaybediyor bile. Bu, ülkelerinde bir değişiklik reformu görmek isteyen insanların büyük bir tezahürüydü. İşte bu yüzden, 2018'de hükümete karşı duran halkta dikkat gerektiren talepkar faaliyetler vardı. İşte bu yüzden mevcut hükümet; bu politik değişim ve reform sürecinden geçti. Yani bu hükümet insanların taleplerine karşı sorumluluğunu yerine getirmeye başladı. Biliyorsunuz, binlerce mahkum serbest bırakıldı ve güvenlik aygıtı onu reforme etmek zorunda kaldı. Ve reforma başladı. Ayrıca, adil ekonomik kalkınma reform için bir gündem olmak zorundaydı. Özelleştirme konusu, ekonomik aktiviteyi halkın talebine yönelik gerçekten hızlandırmak için hükümetin gündemindeydi. Tüm bu reform gündemleri TPLF tarafından kabul görmemişti. Ama EPRDF ile birlikte olan bazı partiler, bu reform gündemini kabul ettiler. Ve sonra halk için tüm reform gündemlerini getirmek amacıyla halkla birlikte durdular. Şimdi gerçekten gördüğümüz şey şu ki PP (Refah Partisi); halk tarafından, bu sürece dayalı olarak, iştirakte bulunulan ve kabul edilen, birçok parti ve milletten oluşan bir koalisyondur. Etiyopyalıların çoğu reformdan yanayken, TPLF bu barışa yani reform sürecine karşı.
Şu anda anlaşmazlığın tüm nedeninin, savunma güçlerimize saldırmakla başlamadığını bilmemiz gerekiyor. Bu durum, belki de değişime ve reforma karşı olan elitin bir tezahürü olabilir. Öte yandan değişim liderleri ve güçleri; tüm Etiyopyalıların siyasi alan, özgürlük, adalet, kurumların tarafsızlığı ve ülkedeki adil kalkınma taleplerini yerine getirmek için halkın yanında. Demek ki, birtakım provokasyonlarla ve etnik temelli siyasetle iktidara gelmek için yarışan TPLF seçkinlerinin neden olduğu çatışmanın nedeni bu. Ayrıca sadece iktidarın zayıflaması, pes etmesi ve tekrar iktidar olmak amacıyla iktidarın istidatını istikrarsızlaştırmak ve bozmak için ellerindeki tüm araçları kullanıyorlar. Anlaşmazlığın anlamamız gereken ana nedeni budur.
Şu anda, bilirsiniz, ordumuza saldırdılar. Bunu söylediler. Yani bu saldırı federal güçler tarafından tersine çevrilmek zorunda kaldı. Dolayısıyla, ordumuz TPLF tarafından saldırıya uğradığında hükümetim zaten bir hukuki yaptırım ilan etti. Bu nedenle Etiyopya hükümeti, Tigray bölgesinde yasaların uygulanmasını sürdürmek ve durumları tersine çevirmek için buna göre yanıt vermeli. Böylece mesele tamamen tersine döndü. Sonra Etiyopya hükümeti bu anlaşmazlığı kısaltmak için elinden geleni yaptı. Ayrıca insanların insani yardıma ulaşması için bir miktar erişim sağladı. Bu nedenle Etiyopya hükümeti, sadece Tigray halkına insani yardım sağlamak ve ayrıca hasat için daha iyi bir durum ve bir dizi gerekliliği sağlamak için tüm federal güçleri Tigray'den çekmeye karar vermek zorunda kaldı. Ve böylece federal güçler Tigray'den çekildi ve sonra yeniden örgütlenmek için Tigray bölgesini kendi yöntemiyle yönetmeye başladı. Ama yine de, hükümetim Tigray'a insani yardım ulaşmasından sorumluydu. Dolayısıyla hükümet tek taraflı ateşkes ilan etti. Bu tek taraflı ateşkes bile tigrayan güçleri veya grubu tarafından karşılık bulmuyordu. Ancak Etiyopya halkının bütünleşmesi için hükümet, sadece kara yoluyla değil hava yoluyla dahi insani yardım koridorları elde etmek için tek taraflı bir ateşkes kararı aldı. Bu hükümetimin elinden gelenin en iyisiydi. Ancak bunca çaba, TPLF tarafından gerçekten karşılık bulmuyordu. Bunun yerine, bu fırsatı, federal hükümete saldırmak üzere, güçlerini yeniden örgütlemek ve eğitmek için bir fırsat penceresi olarak gördüler. Amhara ve Afar gibi bölgelere ve aynı bölgeye ikinci kez saldırmaya başladılar. Yani ikinci kez saldırı başlattılar, ikinci tur aldırıyı alevlendirdiler. Yine de hükümetimiz, anlaşmazlığın barışçıl bir şekilde çözüldüğünü görmeye çalıştı ama kimse hükümeti dinleyemedi. Bunun yerine; Etiyopya hükümetinin faaliyetlerini, ulusunu ve ülkenin toprak bütünlüğünü koruma ve savunma görevini gerçekten etkileyebilecek çeşitli kesimlerden birtakım baskılar oldu.
Ancak yine de Etiyopya hükümeti, TPLF'nin bu ikinci saldırısını tersine çevirmek ve onları konumlarına geri itmekle yükümlü olmalı. Etiyopya hükümeti aynı zamanda bu seçkinlerin ne olduklarını sonuna kadar çıkarma yeteneğine sahipti, ancak yine de tartışmamaya karar verdi. Demek istediğim, çatışma tırmanıyor ve Tigray halkı hala bölgede herhangi bir rahatsızlık duymadan bir şeyler yapmak için zaman kazanmak ve hasat zamanı için insani yardıma sahip olmak zorunda. Bu sorumluluğun tamamı Etiyopya hükümeti tarafından üstlenilmişti. Ama aslında her şey hükümetin elinde değildi. Dolayısıyla bu bölge TPLF tarafından kontrol edildiğinden, insani yardıma ulaşmak da zordu. Yine de hükümetim hala süresiz insani ateşkes ilan etti. Ancak bu ateşkes de TPLF tarafından karşılık bulmuyordu. Yani temelde, bölgede ve komşu bölge ile yaklaşık beş ay barış içinde yaşadık. Ancak bu beş aylık süre insani erişime ihtiyacı olan insanlar için; hasat yapmak ve her yerde insani yardıma ulaşmak için iyi bir fırsattı. Bu, elbette, hükümetimin uluslararası ortakla birlikte aldığı diğer önlemdi. Ancak yine de süresiz insani ateşkese TPLF tarafından saygı gösterilmedi. Ve üçüncü kez, TPLF23 Ağustos 2022'de savaş ilan etti. Yine üçüncü tur bir saldırı daha.
23 Ağustos 2022'de, sadece resmi olarak ilan etmek için Etiyopya hükümeti tarafından önkoşullarının yerine getirilmediğini ilan ettiler. Zaten istediklerini elde etmek için mümkün olduğunca ileriye gideceklerini ilan etmişlerdi. Yine de hükümetim çok sabırlı bir şekilde ve pozisyondaydı, hatta savunma pozisyonundaydı, hücum pozisyonuna geçmiyordu bile.
Ve biliyorsunuz, Başbakan Abiy Ahmed'in kurduğu, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Mekonnen'in başkanlığında TPLF ile barış süreciyle ilgilenen bir komite vardı. Etiyopya hükümeti için, anlaşmazlığı çözmenin tek yolu barıştır. Hükümetimin TPLF için herhangi bir ön koşul koyması veya listelemesi için hiçbir ön koşul yok.
Her şey elimizde. Kendimizi savunabiliriz. Etiyopya topraklarını ve ülkenin bütünsel egemenliğini savunmak için tüm sorumluluğa sahibiz. Bu bizim sorumluluğumuz. Ama biz yine de ilk günden beri - yani reformun başladığı günden şimdiye dek yani TLPF’nin üçüncü saldırısının gerçekleşmesini kast ediyorum - barışçıl bir çözüm sunuyoruz. Bizim hükümetimiz hala barışçıl bir şekilde çözmeye çalışıyor ama bu Etiyopya hükümetinin böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Etiyopya hükümeti, halkını ve ulusun bütünlüğünü savunma hakkına sahip.
Böylece TPLF, üçüncü tur için Etiyopya hükümetine tekrar saldırdı ve ardından Etiyopya hükümetinin TPLF'ye saldırdığını iddia etti. Ama durum böyle değil. Bu çok inanılmaz bir anlatım. Ve başından beri TPLF'ye yönelik söylemler sanki Etiyopya hükümetinin kendilerine saldırdığını iddia ediyor. Uluslararası toplum ve bu konuda herhangi bir endişe duyan herkes bunu bilmek zorunda. Anlaşmazlığın, bir nedeni budur. Yani baştan bugüne savaşın sebebi, TPLF’nin ülkeleri istikrarsızlaştırmasının sebebi bu.
Dr. Ensar Küçükaltan: Bu açık cevabınız için teşekkür ederim. Son dönemde Türkiye-Etiyopya ilişkilerinin daha fazla geliştiğini, iki ülkenin daha fazla yakınlaştığını görüyoruz. Ticari faaliyetlerin yanı sıra özellikle güvenlik alanında işbirliği ciddi bir boyuta ulaştı. İkili ilişkiler adına geleceğe dair neler söylemek istersiniz?
Etiyopya Federal Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Adem Mohamed Mahmud: Etiyopya ve Türkiye ilişkileri uzun süredir devam eden ve çok esas bir ilişki. Çok mükemmel bir ilişkimiz var. Bence bu ilişki kolonyalizm türünden bir ilişki değil. Karşılıklı saygıya dayalı, tarih ve kültür odaklı sıkı bir ilişki içindeyiz. Bu yüzden burada ve Etiyopya'da herhangi bir hükümet, ne olursa olsun, ilişkilerimizi koruyabilir veya güçlü olabiliriz.
Bu iki kardeş ülke, geçen yıl 120. yıl dönümlerini kutladılar. Belki, bilirsiniz, ne kadar uzun süredir iyi ilişkilerimiz olduğuna dair uzun tartışmalar olabilir. Ama esasında bu ilişki ilişki zaten çok uzun süredir var olan tarihi olan bir ilişki.
Bildiğiniz gibi geçen yıl başbakanımız belki dört ay içinde iki defa Türkiye'yi ziyaret etti. Bir görüşme iki taraflı bir toplantı idi. Ekselansları Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili görüşme çok güzel geçti. Savunma kuvvetleri, su problemleri ile ilgili birçok anlaşmaya imza attı. Ve ayrıca Adalet Bakanı ile Adalet konusunda da imzalanmış çok sayıda anlaşma var. Bu anlaşmanın iki ülke arasındaki iş birliği için büyük bir kaldıraç sağladığını düşünüyorum. Sanırım ilk defa böyle ikili ilişkiler görüyorum. Ayrıca, üzerinde anlaşmaya varılmış ve imzalanmış çok sayıda anlaşma vardır ki bu harika. Bu durum, yatırım ve ticaret açısından da büyümekte olan mükemmel bir ilişkimiz olduğunu gösteriyor.
Bildiğiniz gibi COVID ve birtakım faktörler nedeniyle yatırım ve ticaret faaliyetleri etkilenmişti. Dünyanın her yerinde böyleydi, bunu biliyoruz. Ancak ticari faaliyetleri canlandırmaya, korumaya ve sürdürmeye çalışıyoruz. Biliyorsunuz, Etiyopya'ya yatırım yapanları elimizde tutmamız, onları çalışmaya ve yatırım yapmaya motive etmemiz gerektiği gibi gidip yatırım yapmak isteyen yeni yatırımcıları da motive etmemiz gerekiyor. Bu konunun üzerinde farklı iş platformları aracılığıyla da çalışıyoruz. Türk yatırımcıları gübre, enerji, tarımsal işleme, inşaat, ilaç endüstrileri gibi farklı öncelikli ve devlet öncelikli alanlara yatırım yapmaları konusunda bilgilendiriyoruz. Bütün bunlar hükümetimizin uygulamaları. Yani bu alana yalnız ya da Etiyopyalı ortak veya devlet ortaklı yatırım yapmak isteyen bir Türk yatırımcı varsa, Etiyopya'ya yatırım yapmaya gidebilirler. Büyük bir fırsat var.
Başta Türk yatırımcılar olmak üzere iki ülke yatırım açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Bunun üzerinde çok çalışıyoruz. Bakın, iki liderin bu konudaki özlemi ve bağlılığı çok büyük. Onların kararına, onların amaçlarına dayanarak, Etiyopya'da, hatta Afrika'da daha fazlasını yapmak için çalışıyoruz. Ticaret açısından, söylediğim gibi, üzerinde çok çalışmamız gerekiyor. Liderlerimiz tarafından 1 milyar dolara ulaşmak üzere belirlenmiş bir hedef var. Bu 1 milyar dolar aslında iki ülkenin potansiyeliyle karşılaştırıldığında çok küçük bir rakam. Ama yine de bu hedefin yakınında değiliz. Bu yüzden ticari ilişki üzerinde çalışmamız gerekiyor. Ticaret değişimi çok düşük seviyede. Bu yüzden Etiyopyalı ihracatçıları gelip Türkiye'deki pazarlara erişmeye teşvik etmeliyiz. Bir de Türk ihracatçılar Etiyopya'ya ihracat yapmak istiyor ve aslında yapıyorlar da. Yine de bunun üzerinde çok çalışmamız gerekiyor. COVID ve diğer sorunlar nedeniyle biraz açık var. İki ülkenin tüm alanlarda iş birliği yapma taahhüdü zaten mevcut. Yani inşallah ilerde gelişmeleri görürüz.
Dr. Ensar Küçükaltan: Sayın Büyükelçi, katılımınız için çok teşekkür ediyoruz.
Etiyopya Federal Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Adem Mohamed Mahmud: Ben teşekkür ederim.
Comments