Afrika’da Yoğunlaşan Silahlı Çatışmalar ve Güvenlik Sorunları: Sırada Ne Var?
- Endris Mekonnen Faris

- 1 Eyl
- 5 dakikada okunur

Afrika’nın 1990’lı yıllarda deneyimlediği en ölümcül savaşların artık kalıcı olarak sona erdiği genel kabul görmektedir. Kıtanın %90’ını kapsayan geniş Afrika coğrafyası, tarihin en uzun barış dönemini yaşamaktadır; ancak bu barış, yoksulluk içinde varlığını sürdürmektedir. Genel anlamda değerlendirildiğinde, Afrika genelinde güvenlik tehditleri kıtasal ölçekte daha az şiddetli hâle gelmiştir; ancak savaşlar yerine yoksulluk, en ciddi ve öncelikli sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Bununla birlikte, çatışmaların büyüyerek yayılma ihtimali hâlen yüksek seviyededir.
Mevcut raporlar, 2025 yılının önceki yıllardan farklı olmayacağını ve Afrika kıtasının özellikle doğu ve batı bölgelerinde yoğunlaşan dağınık çatışmalarla karşı karşıya kalacağını öngörmektedir. Küresel güçlerin, Trump’ın uluslararası siyasete girişiyle birlikte iç meselelerine yönelerek Afrika’dan uzaklaştıkları bir dönemde, kıtanın güvenlik sorunlarının kaçınılmaz şekilde daha da derinleşeceği tahmin edilmektedir. ACLED’in 2025 Çatışma İzleme Listesi’ne göre Aralık 2024 itibarıyla Afrika’da 10’dan fazla aktif silahlı çatışma kümesi kayda geçmiştir. Bu bağlamda iki belirgin gelişme dikkat çekmektedir.
Sudan’daki yıkıcı çatışma, nüfusunun yarısından fazlasını insani yardıma muhtaç hâle getirmiş ve jeopolitik bir saatli bomba niteliği taşımaktadır. Taraflar arasındaki devlet ve kaynaklar üzerindeki kontrol mücadelesi derhâl barışçıl bir şekilde sona ermezse, yaşanan katliam daha da kötüleşecektir. Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Clingendael Enstitüsü’ne göre, bu krizin sürmesi hâlinde 2027 yılına kadar 6 ila 10 milyon Sudanlının açlıktan hayatını kaybetmesi muhtemeldir.
Benzer şekilde, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DKC) 1990’lardan bu yana devam eden iç savaşta güç dengesi dramatik biçimde değişmiş ve büyük şehirlerden Goma, on yıldan uzun sürenin ardından ilk kez Ruanda destekli M23 isyancı grubunun eline geçmiştir. Bu ani tırmanışın, başta Türk yetkililer olmak üzere bazı ülkelerce sunulan diplomatik çözümlerin ardı ardına reddedilmesiyle daha da yayılma etkisi yaratması beklenmektedir. Önleyici Eylem Merkezi (CPA) verilerine göre, DKC’deki çatışma günümüzde dünyanın en ölümcüllerinden biri olup, 21 milyon insan acil tıbbi ve gıda yardımına ihtiyaç duymaktadır.
Bu kısa analizde, iki temel husus özetle ele alınmaktadır. İlk olarak, çatışmaların farklı coğrafyalarda nasıl yoğunlaştığı, bunları tetikleyen ve kalıcı kılan etkenler ışığında değerlendirilmektedir. Ardından, Afrika kıtasını gelecekte nelerin beklediğine dair çıkarımlara yer verilmektedir.

Günümüz Afrika Çatışmalarının Özellikleri
Genel anlamda ele alındığında, Afrika’daki güvenlik tehditlerini belirleyen üç ortak unsurdan söz edilebilmektedir: Zengin kaynaklar üzerindeki denetim mücadelesi, demokratik yönetime geçiş arzusu ve uzun süreli diktatörlük rejimlerinin sona erdirilmesi çabası.
Afrika’daki kaynak temelli çatışmalar yaygın olup, kıta genelinde sıkça rastlanmaktadır. Ancak, bu zengin kaynakların kontrolüne ilişkin potansiyel çatışmaları önlemeye ya da mevcut çatışmaları barışçıl yollarla çözmeye yönelik samimi ve bütüncül bir çabanın Afrika içinden geldiğine dair somut bir kanıt bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, sömürgecilik mirası ve Avrupa ile Kuzey Amerika menşeli çok uluslu şirketlerin kıtanın zengin kaynakları üzerindeki kontrol ve etkileri de devam etmektedir.
Kıt kaynaklar üzerindeki denetim arzusu nedeniyle Afrika’da çatışmaların çıkma olasılığı, zayıf devlet yönetimi ve yaygın yolsuzluk gibi etkenler göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bir o kadar açık olan gerçek şudur ki, bu tür çatışmalar önlenebilir niteliktedir ve Avrupa ekonomik bölgesinin oluşumu ile kalkınması bu konuda somut bir örnek teşkil etmektedir.
Kaynak kontrolü için verilen mücadelelerle benzer şiddette olan bir diğer temel sorun ise, Afrika’da darbelere zemin hazırlayan antidemokratik yönetim anlayışıdır. Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyi, anayasal olmayan hükümet değişimlerini sıklıkla yönetişim zafiyetlerine ve anayasa manipülasyonlarına dayandırmaktadır. Bu durum, kıtanın karmaşık güvenlik sorunlarını daha da derinleştiren çatışmaların doğmasına yol açmaktadır. Çoğu zaman darbe sonrası rejimler, yoğun bir şekilde militarize olmakta ve demokrasi dışı yönetimlerin neden olduğu ölümleri katbekat aşan sivil kayıplar yaşanmaktadır. Burkina Faso örneği, yalnızca Ocak-Haziran 2023 döneminde altı binden fazla vatandaşın hayatını kaybetmesiyle bu durumun çarpıcı bir örneğini sunmaktadır. Bu sayı, son on yılda Ouagadougou’da yaşanan ölümlerin çok üzerindedir.
Ayrıca, Afrika siyasetinin katılığı ve uzun süreli otoriter rejimlerin siyasi kültüre kök salmış olması, günümüz çatışmalarının bir diğer temel özelliğini oluşturmaktadır. Ortanca yaşı 18 olan dünyanın en genç kıtası Afrika, aynı zamanda dünyanın en uzun süre görev yapan liderlerine ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın başka hangi bölgesinde bir siyasi toplum, hem lider hem de iktidar partisi olarak ömür boyu yönetimde kalmayı deneyimlemektedir? Kıtadaki baskın siyasi kültürde diktatörlük eğilimleri egemen olmakta; uzun süreli iktidarda kalan liderler, ne anlamlı bir halefiyet planı geliştirmekte ne de iktidarın barışçıl geçişine dair güvence sunmaktadır. Pek çok durumda, yaşlanan liderler ve partiler, ani bir şekilde halk desteğini kaybetmekte; ardından şiddetli bir sona sürüklenmekte ve bu da liderlerin devrilmesi ile partilerin dağılmasına neden olarak kıtanın güvenlik katmanlarını daha da karmaşıklaştırmaktadır.

Afrika’nın Güvenlik Sorunları: Sırada Ne Var?
Üç senaryo öngörülmektedir. İlk senaryoya göre mevcut güvenlik sorunları, kıtanın kırılgan ama takdire şayan olan demokratik güç devri geçmişini gölgede bırakarak savaş ağalarının hâkim olduğu bir dönemin geri dönüşünü hızla tetikleyebilir. İkinci senaryo ise “Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler” söyleminin kökleşerek çatışmaların azalışını pekiştireceğini ve güvenlik sorunlarının demokratik yollarla ele alınmasını teşvik edeceğini öngörmektedir. Üçüncü senaryo ise, mevcut statükonun devam edeceğini; ağırlıklı olarak şiddet içeren bölgelerin değişmeden kalacağını ve görece barışçıl alt bölgelerin ise anlamlı ve sürdürülebilir iyileştirmeler konusunda—Afrikalı aktörler de dâhil olmak üzere—herhangi bir etkili müdahaleden mahrum kalacağını varsaymaktadır.
Afrika’nın 1980’ler ve 90’lar sonrası siyasi kültüründe sıkça görülen darbelerin, günümüzde yeniden yükselişe geçeceğini kim tahmin edebilirdi? Son birkaç yılda, Afrika’nın doğu ve batı bölgeleri, hükümetlerin şiddet yoluyla devrildiği olaylarla sarsılmış durumdadır. Batılı güçlerin ve müttefiklerinin örtük desteğini alan silahlı darbeci unsurlar, son zamanlarda ivme kazanarak iktidarlarını pekiştirmek ve kalıcı hâle getirmek amacıyla bölünerek hareket etmeye başlamışlardır. Nisan 2023’ten bu yana süren Sudan savaşı buna çarpıcı bir örnektir. Bir zamanlar El Beşir sonrası geçiş dönemine katkı sunmak üzere birleşen güvenlik güçleri, zamanla birbirinden kopmuş ve bugün devleti tamamen ele geçirmek isteyen iki rakip savaş ağasının kontrolündeki şiddetli güçlere dönüşmüştür. Raporlara göre, paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF), Kenya’da imzalanan siyasi bildiri sonrası kontrol ettiği bölgelerde özerk bir yönetim kurma niyetini açıklamıştır.
İkinci senaryo bağlamında, Afrikalılar uzun süredir iki temel görev üzerinde yoğunlaşmaktadır: Bunlardan ilki, kıtanın siyasi söylemini, Afrikalıları savaş yanlısı, kabileci ve beceriksiz olarak tasvir eden sömürge mirasına dayalı Batılı söylemden uzaklaştırmak ve Pan-Afrikacılığı teşvik ederek bu anlatıyı çözmektir. Bu söylemsel mücadele, ikinci görev olan “Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler” fikrinin yaygınlaştırılmasını ve pratikte uygulanmasını da desteklemektedir. Güçlü devlet ve devlet dışı aktörlerin verdiği desteklerin çoğu zaman samimi ve zamanında olmaması gibi aksaklıklara rağmen, Afrikalıların bu yolu kararlılıkla sürdürebileceğini gösteren önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
Ancak Afrika’da hâlâ dikkate alınması gereken, üçüncü senaryonun hâkimiyetine işaret eden bir durum söz konusudur. Afrika'nın siyasi coğrafyası, bugüne dek süregelen tarihsel kırılganlıklara açık olmuş ve bu durum bölgelerin istikrar ve kalkınma düzeyinde bölünmesine yol açmıştır. Bu nedenle, sürekli şiddetin yaşandığı toprak parçalarının, Afrika’nın ve geniş anlamda dünyanın güvenlik sorunlarının kaynağı olmaya devam edeceğine dair yaygın bir kanaat vardır. Ancak son yirmi yılda bu varsayımın geçersizliği birçok örnekle kanıtlanmıştır. Örneğin Somali, bu duruma tipik bir örnektir. Bir zamanlar "devletsiz Somali" olarak anılan bu ülke artık geçmişte kalmıştır. Yıllarca süren iç savaşların ardından, Mogadişu’da devlet kurumları yeniden işler hâle gelmiş; Türkiye’nin öncülüğündeki samimi müttefik destekleriyle güvenlik istikrarı yeniden tesis edilmiştir.

Yukarıda özetlenen üç senaryo ışığında, Afrika’nın geleceğinde ne olabilir? Birinci ve üçüncü senaryoların uzun süreli etkiler doğurması muhtemel olsa da, bunların tam anlamıyla gerçekleşme olasılığı düşüktür. Ancak üçüncü senaryo, Afrika’nın geleceğini temsil etme açısından en olası senaryo olarak öne çıkmaktadır. Beklenmedik ve şiddet içerikli hükümet değişiklikleri yavaş da olsa artmaktadır; buna karşın, bu tür yönetimlerin Afrika’da halk nezdinde desteği giderek azalmaktadır. 1980’ler ve 90’ların genç kuşağının aksine, günümüz gençleri—kıtanın büyük çoğunluğunu oluşturan bu yeni nesil—iktidarın barışçıl yollarla el değiştirmesini tercih etmektedir. Bu durum, kıtanın büyük bir bölümünü kapsayan en uzun barış döneminin güçlenmesi ve Afrika’nın geleceğiyle ilgili beklentilerin iyimserleşmesi adına büyük bir umut kaynağı teşkil etmektedir.
Kaynakça
Africa File, January 30, 2025: https://www.understandingwar.org/backgrounder/africa-file-january-30-2025
African Conflict in 2025: https://futures.issafrica.org/blog/2025/African-Conflict-in-2025?utm_source=Institute+for+security+studies&utm_campaign=532ede1c40-Africa_Tomorrow_Blog&utm_medium=email&utm_term=0_67de4bd666-532ede1c40-231471617
Armed conflicts in Africa: a continent “trapped in stereotypes?”: https://www.afd.fr/en/impact-interventions-conflict-africa
The silent catastrophe: Sudan's continuing hunger crisis: https://spectator.clingendael.org/en/publication/silent-catastrophe-sudans-continuing-hunger-crisis
Conflict in the Democratic Republic of Congo: https://www.cfr.org/global-conflict-tracker/conflict/violence-democratic-republic-congo
Three frontlines in Africa's resource conflicts: https://www.diis.dk/en/research/three-frontlines-in-africas-resource-conflicts
Africa’s 2024 Security Trends in 10 Graphics: https://africacenter.org/spotlight/africa-2024-security-trends-graphics/
Press statement of the 432nd meeting of the PSC on 'Unconstitutional changes of Governments and popular uprisings in Africa': https://www.peaceau.org/en/article/press-statement-of-the-432nd-meeting-on-unconstitutional-changes-of-governments-and-popular-uprisings-in-africa
Africa’s ageing leaders: succession race in Cameroon, Congo, and Equatorial Guinea could destabilise the region: https://theconversation.com/africas-ageing-leaders-succession-race-in-cameroon-congo-and-equatorial-guinea-could-destabilise-the-region-235713










Yorumlar